Ben iki üç yıl önce araba ile giderkeb salam sosis falan götürmüştüm. Türkiye'deki etleri içime sinip yediremiyorum ve ayrıyetenden buranın tadını tutmuyor.

Çocukta ozaman 1-1.5 yaşında çok seviyor salamı kahvaltıda.

Arabada buzluktaydı. Mayısda araba ile gittim. Kapukulede kimse yok. Polis bagajı açtırdı ve buzluğu açtırdı. Sonra et getirmek yasak at dedi. Daha ben demeden bizim çocuk arka koltuktan polise çıkıştı. Bende dedim, memur bey, yazık çoçuk seviyor diye aldık. Tamam hadi geç dedi.

Ben izine gidincde ilginç şeyler götürüyorum. Mesela bir kaç yıl önce IKEA'dan güneş enerjisi ile dolan masa lambası götürdüm. Aküsünü çıkarıp güneşe koyun, doluyor ve iki gün yanıyor saatlerce. Aküsünü açtım. İçinden üç tane kalem pil çıktı. Kauflandan gittim, kendi markasında 2500lük sarjlı pil aldım ve takdım. Dayılarıma gidince hediye ettim. Akşamları tüm balkonu aydınlatıyor. 20 Wattlık bir ampül gibi. Yani önünüzü görüyorsunuz.

Her akşam Türkiye'de millet balkonda yazın 6 saat ampül yakıp oturuyor. Dayım artık onu kullanıyor kaç yıldır. Ancak yabancı misafir gelirse öyle açıyor öbür lambayı.

Öbür dayımda arasıra balığa açılır ve akşam oluncs deniz kenarında kumsalda yatar. Ordada kullanıyor.

Bir sende elektrikli bıçak ve tornavida bileme makinası götürmüştüm. Aldım Lidl'den 5 Euroya bir kaç tane dağıtdım.

Lafın özü, daha halen boğaz taşımanın bir anlamı yok. Ançak misafir küçük çocuk gelirse sevinsin diye bir kaç çikolata olur belki.