Arkadasim daha evvelde yazmistim,insanlarin ogrenmek istemeyisi ve sorumsuzca davranip kendi iradelerini kullanarak secim yapmalari ilahi takdir degildir..
Kader ve kaza yi cok iyi anliyorsak bu gercegi de cok iyi anlariz..
Kader alin yazisi olup kaza ise kaderin gerceklesmesidir..bu gerceklesmede insanlarin tercihi cok onemlidir..
Kader de degisecek tek gercek,insanlarin iyi amel ve rablerine olan bagliligindan dolayi ALLAH in insanlarin bu iyi niyetlerinden dolayi bicilen hayatin bir miktar uzayabilecegidir ki biz buna kaderi mutlak diyoruz,melekler dahi ve hickimse kaderin nerede kazaya ulasacagini bilemez..gaipten haber alip insanlara omur bicenler birer sarlatandir ve cinlerin birinci kattan duyduklari haberleri seytanlara ulastirmasidir..
Yani bu sekilde dusunursek insanlarin bazi seyleri bilmemeleri veya ilimi arastirmamalari bazi gerceklerin olmadigi anlamina gelmeyecegi gibi,sorumluluktan da kurtarmaz,ahiret hayatinin gerceklerinden de korumaz..
Her muslumanin asagidaki sorulari cok iyi anlamasi ve cevaplarini bilmesi sarttir..
Çalıştığımız iş, evlendiğimiz eş, yaşadığımız yer, kazandığımız rızkımız, Allah'ın bizim için seçmiş olduğu kaderimizdir değil mi?
Yani her şey Allah'ın dilemesiyle olur, bu şüphesiz böyledir; ama bize seçme imkânı verilmiş ve Allah'ın bizim için yazmış olduğu ve değişmeyecek olanlar nelerdir?
İnsan kendi kaderini kendi mi belirler, yoksa Allah tarafından mı belirlenir?
Insanın ne zaman öleceği belirli midir?
Şehitlik insanın önceden kaderine yazılmış olan bir ölüm şekli midir?
Başımıza gelenler,musibetler kader midir?
Bir insanin telefonu caldiginda cikmak veya cikmamasi kendi tercihidir,bir zorlama yoktur,o halde tehlike arzediyorsa cikmamalidir..
Allah bildiği için yapmıyoruz, biz yapacağımız için Allah biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz.
Neyse fazla uzatmayalim..
Saygilarimla!