Naviler yeni cikmisti, bende telefona Naviyi yükledim Almanya dan ciktik yola. Bulgaristanda baktim gümrük cok dolu, gece saat olmus 12. Naviden baska gümrük sectim, devam. Navi beni Bulgaristanda tarlalarin arasina soktu. Bu arada arkamda bir araba belirdi. Ben hizlaniyorum, o da hizlaniyor ben yavasliyorum, ayni sekilde o da. Bir süre böyle devam ettik, yol iyice issizlasti. Arkamdaki araba bana sellektör yapmaya basladi, sanki dur der gibi, ben daha da hizlandim, o da arkamda. Bir süre sonra arkadaki araba beni solladi, yola enlemesine durdu. (Gece saat 2, tarlalari arasi, in cin top oynuyor) Arabadan bir adam indi, bana dogru geldi, cami ac diye isaret etti. Ben geri vitese taktim, kacacam, baktim adamin karisi birde kücük cocuklarini arabanin fari denk gelince farkettim. Cami azicik actim ingilizce ne istiyorsun diye sordum. Adam bana Türkce olarak Hemserim, sana dikkat ettim, gümrügü kalabalik görünce ciktin oradan gittin. Bende seni birsey biliyorsun zannettim, arkana takildim. Sen getirdin bizi gecenin bir yarisi bu tarlalara soktun dedi. Yahu be adam, ben sana kirmizi mühürlü davetiye mi gönderdim, gelmeseydin dedim. Eger istiyorsan takip et ama benimde bildigim bir yol degil dedim. En nihayetinde baska bir gümrük bulduk, orasi da gayet doluydu. Velhasil attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmedi.
Selamlar
05300 - Merzifon