47 yildir dünya yuvarlak küre olarak biliyordum. Cünki okulda böyle ögretildi.
Hayatimda hic bir zaman bu bilgileri sorgulamadim, ama bazen acik manzarali yerlere gittigimde gözümün en son gördügü
ufuk cizgisine bakarak, su en uzakta gördügüm yer neresi acaba? yada bana ne kadar uzak diye bakardim.
Bundan yaklasik 3 yil önce evrenin sonuna yolculuk diye bir belgesel izledim, hayran kaldim bilime bak be ne güzel gelismis
dedim kendi kendime. Gecen sene ayni belgeseli Tekrar izledim ve Belgesel Dünya dan ayrildiktan sonra Bilgisayar yapimi oldugu
belli oluyordu. Tabii tekrar seyredince bazi hatalar göze carpiyor. Belgeselde, Ay yüzeyini, Mars ve oradaki robotu gösteriyor ama
Dikkatli seyredince Hayran olarak izledigin belgesel sanki kurmaca animasyon bir film olarak kendini belli ediyordu. 3 sene önce
hayranlikla izledigim belgeseli yarisinda kapattim, bunlar buralara gitmemis görmemis, hepsi hayal ürünü gerceklik payi yok diye
düsündüm.
Son zamanlarda Annemin Hastaligi dolayisiyla cogunluklar Türkiye ye uctum, Aklimca Türkiye ye giderken Dünya nin batidan dogu ya
döndügünü düsünerek ucak daha cabuk Türkiye ye varir diye hesaplardim. Ama ne gidiste ne geliste fazla fark olmadiginin farkina vardim.
NASA nin ay yalanlarini cok önceden duymustum ama umursamadim, cogu geceler Uzay istasyonundan canli yayinlara bakardim saatlerde
Türkiye nin üzerinden gecerken bakayim diye, ama pek denk gelmedim.
Bunlari sizlere anlatmamin nedeni; durup dururken dünya düz demedim. Kafamda sorularim vardi ama kendime bile sormaya korkuyordum
hadi bee dercesine.
Taakii Kuzey isiklarini arastiriken Youtube deki bir sonraki videolardan birinde bu konu dikkatimi cekti.
Ilk olarak ucaklarin ucus rotalarindaki terslik, ve bir baskasi ve yine bir baskasi derken, konuyu iyice arastirmaya basladim. Öyle her gördügüne
duyduguna inanan birisi degilim.
Sonra buraya da bir konu acip bakalim Arkadaslar ne düsünüyor dedim, hepsi bu. Simdi anladim ne düsündügünüzü, düsüncelere saygim sonruz.
düzüncelerimiz bizi biz edendir. Yeterki dogru bilgilerle düsünelim. Bildiklerimizi yargilamazsak dogrulari ögrenemeyiz.
Simdi gelelim sizlerin bildiklerine, Dünya Küre ve yuvarlaktir diyorsunuz, yercekimi var diyorsunuz, Dünya kendi yörüngesinde dönüyor ve bir tam Tur
Gece ve Gündüzü olusturuyor diyorsunuz, Ay da Dünya nin yörüngesinde dönüyor diyorsunuz, hemde kendi etrafinda, Ayrica bütün gezegenler günesin etrafinda
dönüyor diyorsunuz, Dünya nin Günes etrafinda ki turu 1 seneyi olusturuyor, ve mevsimleri olusturuyor.
Bunlari hic biriniz kendisi arastirmadi, böyle ögrendik böyledir, diyorsunuz. Ama hic birisini sorgulamadiniz.
Bende sizlere Bunlarin hic biri bizlere ögretildigi gibi degil diyorum, bana sadece Antartika icin neden Uluslararasi anlasma imzalandi bunu izah edin.
Neden orasi Bilim Adamlari ve sivillere yasak? Orada ne var? Neden Askeri koruma altinda?
Diger sorularim agir gelir sadece bu sorulara bir cevap arayin bakalim, neler bulacaksiniz.
Mühendisler, Pilotlar, ve gemiciler bu konuda ne düsünüyor izleyelim bakalim, Almanca!
Kalin Saglicakla!
Sponsor Reklam |
Mesut kardes, bu video yine bir sacmalik.
Sorgulamak cok saglikli bir davranis tarzi, kesinlikle karsi degilim ama sorgularken bilinen fizik kurallarini yok saymamak gerekiyor cünkü alternatifi yok ve hepsi kanitlanmis durumdalar.
Almanya´da alinan bir teraziyle Türkiye´de alinan terazi birbirleri arasinda dümdüz bir cizgi olusturmazlar ama ikisi de bulunduklari noktaya göre terazidedirler ve bu yüzden de Türkiye´de calisan bir mühendis bir binayi teraziye alirken Almanya´dan Türkiye´ye kadar uzatilan bir teraziyle calismaz, kendi bulundugu yerin terazisini kullanir.
Trenle yolculukta da tren hangi yöne giderse gitsin, dogal inis cikislar harici dünyanin yuvarlakligina göre asagi veya yukari cikmaz cünkü dünyanin alti veya üstü yoktur, sagi solu da yoktur.
Videoda anlatilmak istenen sey her zaman ki gibi aldatmacadan baska bir sey degil.
Küre dünya teorisine göre 1.6 km de 8" inclik egim olmasi gerekiyor. Mühendisler böyle ögrenmis.
Ben de sizlere böyle bir egim ölcülemedi diyorum. Cünki öyle bir egim yok.
Tren yollari Hep düz dösenir, Video da bunlari anlatiyorlar, Ingilterede ki Tren yolunun hikayesini
anlatiyor Mühendis, 5.Km lik egim olmasi gerekirken asla böyle bir sey söz konusu degil diyor.
Sanirim video daki bilgiler sana sacma geldi, Tanidigin Mühendis yada Mimar varsa onlara sor.
Tren rayini döserken hangi salak mühendis o rayin o an bulundugu yeri temel alarak, 5 km sonrasi hala terazide mi diye kontrol eder? Buna gerek var mi? Egimden dolayi sürekli bulundugun yeri teraziye alirsin, arkanda kalan 5 kilometre ise otomatikman yavasca egim almistir, dünya ufak bir sey degil, egimi gözle tespit etmek zor. Laserle dahi yapsan yani milim sasmasa bile bu durum hic degismez, Laser 5 km icinde degisen egim noktalarini tanir ama sen laseri 5 km düz olacak sekilde asla kullanmazsin, onun da mutlaka belli bir mesafe izni vardir, bilmedigim icin atiyorum, her 100 metrede bir yeni bir nokta tespit etmek gerekebilir.
Bu isler icin tabii ki baska ölcüm aletleri kullaniliyor ama mühendis olmadigim icin o ayrintilari sana veremem. Videoda ki aciklamayi ise sade bir insanin mantigi ile yorumluyorum. Yani sacmaladiklari cok acik. Sen en iyisi bazen yol kenarlarinda gördügümüz "Achtung Vermessung" yazan tabelalarin oldugu yerde calisanlarla konus bir, sana anlatsinlar. Nivellier Gerät adi galiba. Bazen ben onlari uzaktan radar zannedip yavasliyorum :P
Konu mxm tarafından (03 Eylül 2017 Saat 13:56 ) değiştirilmiştir.
becerebildigim kadariyla izah etmeye calisayim,,yanliz nasil anlasicaz ? sen dünya düz diyorsun,,ben yuvarlak diyorum,,,,gerci yuvarlak oldugunu varsayarak ucagin gidis gelisi ile yorum getirmissin,,bende o satirlarina istinaden,,fizik ve cografya kanunlarini baz alarak fikrimi beyan ettim,,,katilip katilmamak tabiki senin bilecegin is
senin icin bir cizim yapmaya calistim,becerebildigim kadariyla,,resim olayim kötüdür aslinda,,umarim resimde ne demek istedigimi anlatabilirim.
dünyaya kuzey kutbundan baktigimizi farz edersek,,,dünyanin dönüs yönünü (saatin ters yönüne)siyah ok ile belirttim.
T harfi = Türkiye
A harfi = Almanya
1ci ucak Türkiyenin üstünde havaya kalkiyor.hic gaza basmiyor havada asili duruyor.yani ilerlemiyor.
2ci ucakta Almanyanin üstünde havaya kalkiyor.hic gaza basmiyor havada asili duruyor.yani o da ilerlemiyor.
salliyorum,,ucaklarin ikisinede 800 khz verdik.(veyahutta hic gaz vermedik,olduklari yerde duruyorlar)
sence TR den kalkan ucakmi daha cabuk Almanyaya varir ? yoksa Almanyadan kalkan ucakmi TR ye varir ?
resim e güneste yaptim ama,,dönme olayinin günesle bir alakasi yok,i$ olsun iste
umarim aciklayici olmustur !!!
Konu MEGAbond tarafından (03 Eylül 2017 Saat 15:54 ) değiştirilmiştir.
Günesi yaptigin iyi olmus Megabond, icim isindi
Eger Dünya dönüyor ise Atmosfer de birlikte dönüyor. Yani ucak dolayisiyla
Dünya´nin döndügü yöne dogru daha az bir sürtünmeyle ucacaktir ve dolayisiyla
Türkiye yönüne daha cabuk varir. Hareket ile birlikte hava akimi olusur ve bu hava
akimi karsi yönde hareket eden nesyeyi engeller ve Türkiye den Almanya ya ucan
ucak daha yavas gelir.
MXM usta hem Mühendislik bilmiyorsun hemde konuya baya bir hakim olmussun.
Dag dere tepe deki Tren raylari Köprülerle kurulur, videodaki tren rayi denize sifir yapilmis
bilmiyorum nerede ama anlatilana göre Fransa ile ingiltere arasi. Bu seviyede egim olmadigi
farkediliyor.
Sayfada Spam yapmak bildigim kadariya yasak
Bu konu basli basina SPAM
Simdiye kadar neden kapanmadi silinmedi anlamadim
Acaba diyorum Bazi görevliler Burda kafami buluyor ???
Üyeler ile dalgami geciyor ???
Sonrada soruyu soruyorum kendime
Dünya düz diyen birisinin burada Modluk yapmasi nekadar saglikli ???
Üyeler burada hep korunmustur !!!
Simdide korunmasi gerekmiyormu ??
Arkadasim konu ilgini cekmiyorsa girip okuma, burada kendi halimizde yaziyoruz, kime ne zararimiz var?
Modluk yapmayla düsüncelerin ne alakasi var?
senden kacanimi daha cabuk yakalarsin,,yoksa sana dogru kosanimi daha cabuk yakalarsin
ha birde hava akimi neden bazen farkli yönlerden eser mesela kuzeyden güneye veyahutta güneyden kuzeye veyahutta dogudan batiya,,,normalinde sadece batidan doguya esmesi gerekmezmi,,sayet atmosfer dünya ile beraber dönüyor ise ?
Konu MEGAbond tarafından (04 Eylül 2017 Saat 13:26 ) değiştirilmiştir.
Arkadaslar size bende bir örnek vereyim.Amarika'dan Türkiye'ye pilotlar yakit tasarrufu ve hizli gelmek icin
eğri bir yol haritasi izliyorlar.Nedenide dünya yuvarlak ve yuvarlak yüzeyde eğri uçarsanız yolunuzu kısaltıyorsunuz.
Arkadasin düsündüngü gibi düz bir yol izleselerdi daha kisa sürmesi gerekirdi yolculugun..
Gidin pilotlara sorun.Gercek bu.
Bu zamanda artik bunu tartismak bile kisisel olarak cagin gerisinde kalindiginin göstergesidir..
Hersey ortada olan bir durum icin kafa yormanin bir anlami yok gibime geliyor.Karsi fikirler her zaman iyidir ama ispat gerektirir.
Dünyanın düzmü yuvarlak mı oluşu Kuran'da nasıl belirtiliyor, bu konuda hocalar ne diyor?
dünya delikanli olsaydi yuvarlak olmazdi diye bosuna dememisler buradan belli dünyanin yuvarlak oldugu...
Konuyu başından beri takip ediyorum. Hiç yorum yazmadım. Beni rahatsız etse idi zaten hiç girip bakmazdım. Polemik olsun diye yazmayacağım.
İsteyen inandığı şeye inanır. Bunu tartışmak çok doğaldır. (saygı ve sevgi çizgisinden çıkmadan tabi ki) hadi sevgiyi de bir kenara bırakalım.
"Dünya düz diyen birinin burada mod olmasi ne kadar sağlıklı"
ifadenizi kınıyorum. Haa varsa elinizde dünyanın yuvarlak olduğuna dair bir kanıt. Burda paylaşın herkes görsün. Kimse kimsenin sağlığını sorgulamasın herkes kendi sağlığıyla ilgilensin.
Nerde kaldı fikirlere ve düşüncelere saygı.
"üyeler hep korunmuştur. Ve korunması gerekiyor diyorsunuz da üyeleri neyden korunması gerektiğini anlamadım.
Yok, yok......bundan sonra Diät Cola icecegim, cips yerinede tuzlu kraker yiyecegim. 2,5 Kilo almisim, göbek hafif cikti gömlek dügmeleri kapanmiyor artik.
@Mesut, bunlarin hepsine sen sebeb oldun. Alacagin olsun emi.
Kendi yazdiginida unutuyorsun artik. Havayi yercekimi cekmiyor ama atmosferimi cekiyor?
Boardun kurallarindan biri Dini konularin yasak olmasi, öyle saniyordum simdiye kadar hic olmassa.
Bilimsel olarak kanitlanmis gercekleri yok sayip ilkolkul mantigi ile ben biliyorum herkes yalan söylüyor demek birisi hakkinda ne anlatir. Sevdigin saydigin insanlarin yaninda böyle düsündügünü söyleyebilirmi acaba Mesut arkadas?
Yinede herkes saygili cevap veriyor onun icin konu kapanmiyor, demek böyle konulara kaldik artik.
Gelecek konulari merakla bekliyorum.
Ne diyecek: Üç kulü, bi elham!
NEREDEN ÇIKTI BU DÜZDÜNYA?
Yakın zamanda böyle bir fikrin varlığını ilk duyduğunuzda aklınızda Müslüman ya da Hristiyan köktenci akımların düşüncesi olduğu fikri uyanır.
Nitekim temel felsefesi dini kaynaklardaki savlara dayanan köktenci yaklaşım, bu fikre inananların çoğunluğunu da teşkil eder.
Geri kalmış İslam ülkeleri ile Avrupa’da fanatik bazı dini gruplarda bu fikre rastlamak çok şaşırtıcı olmayabilir. Bu arada söylediklerim başka
dinlerde de mevcut. Verdiğim örneklerle sınırlı değil. Bu köktenci fikirler tarih boyunca mevcuttu. Günümüzde bu tartışmanın tekrar gündeme
gelmesi ise aslında bu yaklaşımdan karakter olarak farklı. Flat Earth toplulukları (birden fazla örgütlenme var ve birbirlerinden hoşlanmıyorlar)
kutsal kitap alıntıları dışında mantık, sınırlı deneyler, eldeki verilerin irdelenmesi gibi yollarla bu düşünceyi savunmaya başladı.
Zaten şu an bu konunun televizyonlarda, internette vb. platformlarda bu kadar popülerleşmesinin nedeni bu. X ayete göre ifadesi yerine,
falanca deneye göre demek ciddi bir farklılıktır. Aslında bu konu bile tek başına bu düşüncenin bir gerici düşüncesinden ibaret olmadığını
anlamak için yeterlidir. Flat Earth Society web sayfasından, tarihleri ile ilgili bazı bilgileri çevirip ek bilgiler vereceğim: Tarih boyunca bulunan
düz dünya fikrinden ziyade, bugün kendi akımlarının, geleneklerinin başlangıcını 1800’lü yılların başında yaşamış kâşif ve yazar Samuel Birley
Rowbotham’a dayandırıyorlar. 1816-84 yılları arasında yaşamış bu kişi Zetetic Astronomy adı verilen bir yöntem ile dünyanın kuzey kutbu
merkezli, kapalı bir sistem olduğunu iddia etmiş. Merkezinde kuzey kutbunun bulunduğu disk benzeri bir taban ve onun üzerinde yarım küre
şeklinde bir kubbe bulunan bu sistemde, Güneş ve Ay ise mevcut anlayışın aksine dünyaya daha yakın konumlanmakta ve iddia edilenden
daha küçüktür. Samuel Rowbotham’ın düşünceleri esasında bilimsel deney ve gözlemlerden daha çok İncil yorumlamalarına dayanmaktaydı.
Kendisi ölünce öğretileri Universal Zetetic Society adında bir cemiyet tarafından devam ettirildi. 20.yy’ın başlarında ise bu düşünce Amerika’da
John Alexander Dowie adında bir din adamı tarafından yayıldı. Wilbur Glenn Voliva adında ardılı ile birlikte bu hareket Illinois eyaletindeki Zion
şehrinde ortaya çıkmıştır. Voliva’nın 1942 yılındaki ölümü ile birlikte topluluk dağılmıştır. 1956 yılına geldiğimizde ise Samuel Shenton tarafından
The International Flat Earth Society kurulmuştur. Samuel Shenton Kraliyet Astronomi Cemiyeti ve Kraliyet Coğrafya Derneği’nin üyesidir.
Bu cemiyetler sırasıyla Londra 1820 ve 1830 tarihlerinde kurulmuştur.
Shenton’ın ölümü ile birlikte örgütün başına Charles K. Johnson geçmiştir. 2001 yılına kadar cemiyeti yönetmiştir. 2001 yılında ölmesiyle
cemiyet kısa süreli bir hareketsizliğe bürünmüş, ardından 2004 yılında bugünkü halini almıştır. 2009 yılından beri ise üye alımına açık hale
gelmiştir. Daha önce de belirttiğim gibi bu konunun savunucuları tek bir örgüt etrafında toplanmamaktadır. Başka cemiyetler ve bağımsız
kişiler araştırmalar yapmakta ve ortak bir konu savunulsa da birbirlerine karşı güvensizlik söz konusudur. Bu ayrıntı unutulmamalı.
Çünkü konu sadece dünyanın şeklinde ibaret değildir. Bu konu da hem fikir olsalar bile, tartışılan başka konularda (yer çekimi vb.)
ve bu konulara dair ortaya atılan fikirlerde farklılıklar yaşanmaktadır.
Özellikle Türk gruplarında yazılarına başvurulan bazı isimler Eric Dubay, Rob Skiba, Dave Murphy ve ODD TV’dir.
Adam Karalama (Ad Hominem) En çok başvurulan mantık hatası budur. Daha önce belirttiğim gibi düz dünya gericilikle
özdeşleştiğinden ve gerçekten gerici olanlarda da bu fikir gözlemlenebildiğinden, fikir bu yolla çürütülmeye çalışılıyor.
Bunun işleyiş biçimi:
1. X kişisi düz dünya iddiasında bulunur.
2. Y kişisi X’in gerici ya da falan grubuna ait olmasından
dolayı saldırır.
3. Bu saldırı ile X’in haksız olduğu çıkarımında bulunulur. Bu düşünce şekli tamamen hatalıdır. Fikri savunan
kişinin başka özellikleri üzerinden fikri yargılamak asla bilimsel bir tutum olmaz.
Niteliksel Adam Karalama (Circumstantial Ad Hominem) Bu örnek ilkine çok benzemektedir. Burada karalama yerine karşı
tarafın sahip olduğu bir özellik üzerinden saldırı vardır. Yukarıdaki örnekte ‘’gerici’’ yerine falanca partili ya da filanca
dininden şeklinde bir itham kullanılabilir.
İnanca Başvurmak (Appeal to Belief)
Bu iki yaklaşım sırasıyla çoğunluğun yaptığı ve inandığı şeyin doğru olduğu varsayımına dayanır.
‘’Bu kadar insan yanılıyor mu yani?’’ vb. ifadeler bu mantık hatasına dahildir. Çoğunluk hiçbir zaman bir düşüncenin doğruluğuna ispat olmaz.
1. X kişisi düz dünya iddiasında bulunur.
2. X kişisi dışında kalan herkes aksi fikirdedir.
3. Bu durumda X kesin hatalıdır.
Duygulara Başvurmak (Appeal to Emotion) Bu safsata türünün en büyük kaynağı galiba eğitimden de önce televizyon ve diğer medya araçlarıdır.
Dünyanın geoit şeklinde olduğu fikri (ya da en azından küresel ifadesini kullanabiliriz) tartışılmaya gerek dahi duyulmayan bir gerçektir.
Özellikle uzay temalı filmlerde göz önündeki esas öğedir. Bu durum insanların sadece bir bilgi olarak değil, duygusal olaraktan bu fikre bağlı
olmasını sağlamakta. İşte bu duygusallık farklı fikirlere saldırganlığa neden olabilmekte. Akılcı bir ortamda en doğru düşüncenin bile duygusal
bir bağa dönüşmesi onu zararlı bir hale getirebilir.
Yeniye Başvurmak (Appeal to New) Bilimsel teknikler ve gözlem araçları günden güne gelişmekte ve bu durum bize daha tutarlı
fikirler vermekte. Ancak en son ortaya atılan fikrin öncekinden daha doğru kabul edilmesinin tek tolu yanlışlaması olabilir.
Bu durum olmadığı halde yeni olan fikrin doğru sayılması için bir neden yoktur. Dünyanın şekline dair tahminler Antik çağa
kadar uzanmakta. Belki de küresel şeklin varlığından haberdar olma ve bu denli kabullenme 20. Yy’de gerçekleşmiştir.
Nitekim düz dünya fikrini savunanların bu konuda bazı kaynaklar gösterdiğini biliyoruz. Bu durumda karşı fikri ‘’eski’’ inançlarla
bağdaştırıp reddetmek kolaycı ve hatalıdır.
Bütünleme (Birleştirme) Safsatası (Fallacy of Composition)
İndirgeme (Bölme) Safsatası (Fallacy of Division)
Bu iki yaklaşımı daha çok diğer gezegenlerden elde edilen verilerle dünya hakkında bir kanıt sunma yolunu tutanlarda görüyoruz.
Gözlemlediğimiz bütün gezegenler küreseldir, öyleyse dünya da küreseldir iddiası kulağa hoş gelse de mantık yönünden hatalıdır.
Yanlış İkilem (False Dilemma)
Burada esas mesele eleştirinin önünü kapatmaktır. Düz dünya fikrinin yanlış olması, mevcut düşüncenin doğruluğuna ispat değildir.
İki düşünce arasından biri mutlak tercih edilmelidir fikri hatalıdır. Buna ait örnek paylaşılan haritalarda mevcut. Dün dünya düşüncesinin
geçtiği yerlerde ‘’azimuthal map’’ adı verilen bir harita görürsünüz. Tek farkı Antarktika bir kıta olmaktan çıkarılıp, dünyayı çevreleyen
bir buz kütlesi olarak gösterilir. Esasında bu haritanın gerçek harita olduğu düşüncesi yok. Sadece klasik haritalardan daha doğru olduğu
varsayılıyor. Buna rağmen bu haritanın, dünya ile uyumsuz bir örneğini yakalayıp, o zaman bu yanlış bizimki doğrudur demek bir safsatadır.
İnsanların iki tercih arasında bırakılıp, birini çürüttükten sonra diğerini haklı çıkarmak ayrıca bilimsel etik dışıdır.
Ayrıca dikkatimi çeken bir başka husus, bu fikirde olanların sanki hiç okul okumadıkları, televizyon izlemedikleri
varsayımı ile eleştirilmesidir. Dünyanın küresel şekline dair aklınıza gelecek ilk eleştirilerin çoğu zaten değerlendirilmiştir.
Bu kitleye karşı o zaman güneş nasıl batıyor ya da denizde uzaklaşan gemi neden gittikçe ufukta kayboluyor gibi sorular
sormak yersizdir. Şunu unutmamak lazım. Büyük ölçüde doğru ya da yanlış olsun, tutarlı bir sistemler var. Bunu farklı bir
evrende farklı bir gezegende yaşanan bir düzen gibi görebilirsiniz. Bu düzen içinde dünya da gördükleriniz ve küre dünya
kanıtı diye sunduklarınız, gayet tutarlı bir şekilde alternatif yollarla gözlemlenebilmekte. Bir düşüncenin doğrulanması,
diğer düşünceleri yanlışlamamaktadır. Bu ikisi farklıdır. Mevsimler örneğinde olduğu gibi, bir olgu hem kürede hem de düzlemde
var olabilir. Başka şekillerde de var olabilir. Önemli olan sadece uygunluk değil, aynı zamanda alternatiflerin çürütülmesidir.
Doğru bir şekilde düz dünya düşüncesini yanlışlamak için, önce tasarladıkları evren algısını iyi bilmek gerekir.
NEDEN DÜZDÜNYA ÖNEMLİ? Bu fikrin ya da hareketin herkese sağladığı bazı alternatif faydaları mevcuttur.
Bu faydalar esas tartışmaya kıyasla daha pratik konular üzerine. Konunun bu yönü hakkında yazmak istiyorum çünkü,
sorguladıkları bazı konular, insanların pek ilgisini çekmeyen, basit görünen, ancak son derece önemli ekonomik ve politik olaylara gebedir.
Arktika ve Antarktika Düz dünya düşüncesinde olanların sık sık dile getirdiği konulardan biri bu iki coğrafya üzerindeki yasaklar.
Öncelikle bu iki coğrafyanın yönetimine bakalım. Arktik bölge üzerindeki ortak kararlar Arktik Konseyine üye 8 ülke tarafından
verilmektedir. Ottawa Deklarasyonuna göre; Kanada, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Rusya, İsveç ve A.B.D konsey
üyelerini teşkil etmekte. Örgütün 6 altbirimi bulunmakta. Örgütlenme biçimi konumuzun dışında olduğu için buraya yazmıyorum.
Detaylı bilgi için resmî web sayfasına4 bakabilirsiniz.
Antarktika’da ise durum biraz daha farklı. Kendi yerli halkı bulunmayan ve devasa bir coğrafyaya sahip bu kıtanın
doğrudan bir komşusunun olmaması, onun uluslararası statüsü hakkında ciddi düzenlemeler gerektiriyor.
Tam 53 ülkenin imzaladığı Antarktika Anlaşması uyarınca uluslararası bir statüde görünmekte. Bu anlaşmanın taraflarından biri de Türkiye’dir.
Bu kısa bilgilerden sonra bizim için önemli olan noktaya gelirsek. Bu iki bölgede belki dünyada bilinen yer altı kaynakları kadar yeni kaynaklar mevcut.
Bir makalede ''Son bilimsel araştırmalar dikkate alındığında dünyada keşfedilmemiş doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 1/3’ünün, keşfedilmemiş
petrol rezervlerinin ise %13’ünün Arktik bölgesinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Ancak küresel ısınma sürecine paralel olarak bu oranlarda
artış olabileceğinin altı çizilmektedir''5 denilmektedir. Makale ’de ayrıca başka veriler ve alıntılar bulunmakta.
Bu devasa zenginliklerin belli ülkelerce sömürülmesi kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü bu tüm dünya ekonomisini etkilemekte ve hırsızlıktır.
Bu hırsızlığın olup olmadığını denetlemek ise sadece ülkelerin değil ayrıca birey olarak tüm insanların hakkıdır. Ancak mevcut anlaşmalar
çerçevesinde bu ülkeler şeffaf bir şekilde incelemeye maalesef açık değildir. Bu bölgelerin sınırlı bir kısmına erişim kontrol altında yapılmakta.
Bunun yanı sıra kalan bölge ise Anlaşma Ülkelerinin denetiminde. Burada şunu da açıklığa kavuşturalım. Anlaşma ülkelerinin etkileri aynı değil.
Kuzey Kutbu Rusya ve Amerika’nın etkisi altındadır. Nitekim diğer ülkelerin burada araştırmalar yapmak için gerekli teknolojileri de kısıtlıdır.
Antarktika ise 53 ülke tarafından imzalanan bu anlaşmanın gereği olarak, 53 ülke tarafından aktif bir şekilde kullanılamamakta.
Burada da Amerikalıların etkisi açıktır. Ülkemiz ise ‘’ Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü’’nü daha bu yıl içinde yeni kurmuş ve ilk heyetini yollamıştır.
Ülke sayısının fazlalığına kesinlikle aldanmamak gerekir. Amerika’nın başını çektiği bu uluslararası topraklarda ne olup bittiğine dair birey olarak
alabileceğimiz bilgiler kısıtlıdır. Askeri bölgeler ile korunan alanlarda olup bitenler, tüm insanlığı ilgilendiren konular olmasına rağmen,
pek dikkat çekmemektedir.
NASA ve Benzeri Örgütlerin Akademik Olarak Denetlenmesi Düz dünya savunucuların bir başka değindiği nokta NASA ve diğer uzay
araştırma örgütlenmelerinin sahte belgeler sunduğu. Belgelerin içeriğinin doğruluğu bir yana kendimize sormamız gereken soru şu,
bir makalede olmayan bir kaynak kullanılırsa ne olur? Müellif hayali kitapları kaynak gösterse ancak söylediği de doğru olsa,
bu doğruluk onun yaptığı işi meşrulaştırır mı? Kesinlikle hayır. Bu kişi hakkında soruşturma açılır ve cezalandırılır. Kasıtlı olarak yapılmış
bu sahtekarlık, hiçbir bahane ile kabul edilemez.
Peki NASA’nın yayınladığı fotoğraflardan biri bile sahte ise ne yapılmalı? Bakın altını çiziyorum, mesele dünyanın şekli değil.
Mesele sahte bir belge kullanmak. Bu durumda bunu yayımlayan kişiler hakkında kurumun soruşturma açması gerekmektedir.
Ortada çünkü bir akademik usulsüzlük vardır. Bu konuda gerçekten NASA’nın ve diğer kurumların sitesinde sahte bir belgenin
olup olmadığını incelemek akademik etik gereği zorunludur. Ve doğruyu savunsa dahi bir tane bile sahte fotoğrafın bulunması,
birilerinin cezalandırılmasını gerektirir. İşin etik boyutunun yanı sıra işin maddi boyutu bulunmakta. Bu kurumlar hem devletten
hem özel firmalardan hem de bağış yolu ile vatandaşlardan maddi gelir elde etmekte. Siz bir birey olarak yaptığınız bağış ya da
ödemeden sonra dolandırılmak ister misiniz? Ya da devletinizin dolandırılmasını ister misiniz? Yüksek miktarda para ödeyip,
falanca konumda filanca gezegenin fotoğraflarını istiyorsunuz. Bunun karşılığında size photoshop çalışmaları gönderiliyor.
Ne düşünürsünüz? Eğer bir tane sahte fotoğraf varsa, yukarıda söylediğim konuları tekrar düşünün.
Bilim Anlayışındaki Sapmalar Tarihte bilgi edinmek, evreni ve yaşamı anlamak, anlamlandırmak için farklı akımlar doğmuştur.
Ortadoğu’da Din, Antik Yunan’da Felsefe, Uzak Doğu’da Tao büyük ölçüde benzer görevlere sahip disiplinlerdir.
Her birin kendince metotlar ortaya atıp, gelenekler oluşturmuşlardır. Bilimin ortaya çıkışı ise, mevcut bilgi edinim yollarının
yozlaşması, işlevini yerine getirememesi vb. sebeplerden ortaya çıkmıştır desek yanlış olmaz.
Burada kastettiğimiz ‘’bilim’’ Avrupa’da kökleri Bologna Üniversitesi’ne kadar giden üniversite kurumu ve bunun metot anlayışıdır.
Elbette daha önce belirttiğim gibi farklı coğrafyalarda ve daha eski dönemlerde de aynı işlevi gören kurum ve gelenekler mevcuttu.
16. yy’deki bilim devrimi, bugün hala hegemonyasını koruyan modern bilim anlayışının başlangıcıdır. Bu anlayış dünyanın her yerine
yayılmış ve diğer bilgi edinim yollarını dahi kendi inceleme alanına çevirmiştir. Orta Çağ’da bilimi ortaya çıkaran birçok sebep var.
Ancak temel olarak onu kilise fikirlerinden ayırt eden, gözleme ve deneye dayanması idi. Günümüze geldiğinde kullanılan temel
argümanlar arasında, bilimsel bilginin sınanabilir olması önemli bir unsurdur. Sadece belli kişilerin anlayabileceği savunulan yöntemlere
kıyasla bilim, gerekli metot ve teçhizat ile birlikte savlarının herkesçe test edilebilmesi imkanını sağlar. Bununla birlikte yanlışlanabilir
tezlerin ortaya atılması, bunların yanlışlanması, elde kalanlar içerisinde en kapsamlı olanının kabul görmesi şeklinde bir geleneği vardır.
Fikriniz önce hipotez olur, hipotezinizi doğruladığınız zaman artık geçerliliği olan bir teziniz vardır. Bu tez yanlışlanana kadar geçerli bir
teoridir. Ayrıca her teorinin bir yanılma payı olduğu, hiçbirinin %100 doğru olmadığı gerek bir kural gerekse bir üsluptur.
İşte bu şeffaf, ulaşılabilir, test edilebilir anlayış bilimsel ilerlemeyi sağlamaktadır.
Burada boardumuzda dise dokunacak fazla bir yardimi olmayan, konulari dolasip sadece ve sadece elestirmek icin firsat kollayanlar sapkalarini bir önlerine koysunlar ve iyi düsünsünler birlestirici mi hareket ediyorlar yoksa sürekli birilerini dislamakla mi mesguller?
Bunlari Admin yapsan board 1 ayda kapanir.
Konu neden kapansin ki? Saygisizlik yok, kurallara aykiri bir durum da yok, peki kapanmasi icin hangi sebep var? Hic bir sebep yok. Her seyi bildigini zannedenler eminim ki konuyu takip ettiyseler hayatlarinda hic görmedikleri, duymadiklari bilgilerle karsilastilar. Fakat bunu asla itiraf etmeyecekler cünkü onlar zaten her seyi biliyorlar.
Konu üyeleri yanlis yola sevkedebilirmis. Ya hu akil var fikir var bu bir, ikincisi Mesut arkadasimiz haric dünyanin düz olduguna inanan tek bir kisi dahi cikmadi aramizda amma velakin eger Youtube türü kanallari takip ettiyseniz, dünya düzdür diye düsünmeye baslayan yüzlerce insana rastlayacaksiniz. Aya cikilmadi, ikiz kuleleri Amerikalilar kendileri yiktilar vs. türü dedikoduyu gecmeyen iddialara inanan sayisi azimsanamayacak kadar cok. Bu konunun da amaci bu tür iddialar varsa tartismak ve tartisirken yeni bilgilere ulasmak. Arastirmaci ruh ancak bu sekilde mümkün yoksa dünyanin yuvarlak oldugunu zaten hepimiz biliyoruz fakat asil amac o degil, icerigi anlayarak okuyanlar bu mantigi kolaylikla görebilirler.
Konunun kapanmasini isteyenler eminim ki bunu gerceklestirebilmek amaciyla saldiriya hazir bekliyorlar sorun degil ama saygi sinirini asmasinlar, keskin sirke küpüne zarar demisler.
Şu anda 5 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 5 misafir)