Please enable / Bitte aktiviere JavaScript!
Veuillez activer / Por favor activa el Javascript![ ? ]
DMCA.com Protection Status

vavoo


NOTICE Notice: This is an old thread. It was started 2485 days ago, there may be recent replies. Consider making a new thread before posting.
Sayfa 18 Toplam 42 Sayfadan BirinciBirinci ... 8910111213141516171819202122232425262728 ... SonuncuSonuncu
Toplam 839 adet sonuctan sayfa basi 341 ile 360 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Dünya düzmü yuvarlakmi?

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Tecrübeli Üye
    Üyelik tarihi
    30 Mayıs 2015
    Mesajlar
    496
    Ettiği Teşekkür
    78
    124 mesaja 208 teşekkür aldı
    dünya delikanli olsaydi yuvarlak olmazdi diye bosuna dememisler buradan belli dünyanin yuvarlak oldugu...

  2. Sponsor Reklam
  3. #2
    Tecrübeli Üye Selcuk8 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    20 Şubat 2016
    Nereden
    Ludwigsburg
    Mesajlar
    255
    Ettiği Teşekkür
    295
    91 mesaja 191 teşekkür aldı
    Alıntı Uzunköprü Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Sayfada Spam yapmak bildigim kadariya yasak

    Bu konu basli basina SPAM

    Simdiye kadar neden kapanmadi silinmedi anlamadim

    Acaba diyorum Bazi görevliler Burda kafami buluyor ???

    Üyeler ile dalgami geciyor ???

    Sonrada soruyu soruyorum kendime

    Dünya düz diyen birisinin burada Modluk yapmasi nekadar saglikli ???

    Üyeler burada hep korunmustur !!!

    Simdide korunmasi gerekmiyormu ??

    Konuyu başından beri takip ediyorum. Hiç yorum yazmadım. Beni rahatsız etse idi zaten hiç girip bakmazdım. Polemik olsun diye yazmayacağım.

    İsteyen inandığı şeye inanır. Bunu tartışmak çok doğaldır. (saygı ve sevgi çizgisinden çıkmadan tabi ki) hadi sevgiyi de bir kenara bırakalım.

    "Dünya düz diyen birinin burada mod olmasi ne kadar sağlıklı"

    ifadenizi kınıyorum. Haa varsa elinizde dünyanın yuvarlak olduğuna dair bir kanıt. Burda paylaşın herkes görsün. Kimse kimsenin sağlığını sorgulamasın herkes kendi sağlığıyla ilgilensin.

    Nerde kaldı fikirlere ve düşüncelere saygı.


    "üyeler hep korunmuştur. Ve korunması gerekiyor diyorsunuz da üyeleri neyden korunması gerektiğini anlamadım.

  4. Selcuk8 üyemize teşekkür edenler:
    mxm

  5. #3
    Tecrübeli Üye
    Üyelik tarihi
    17 Aralık 2016
    Mesajlar
    448
    Ettiği Teşekkür
    750
    241 mesaja 655 teşekkür aldı
    Yok, yok......bundan sonra Diät Cola icecegim, cips yerinede tuzlu kraker yiyecegim. 2,5 Kilo almisim, göbek hafif cikti gömlek dügmeleri kapanmiyor artik.
    @Mesut, bunlarin hepsine sen sebeb oldun. Alacagin olsun emi.

  6. #4
    Tecrübeli Üye Mesut64 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26 Mayıs 2015
    Nereden
    Fani Dünya
    Mesajlar
    1,023
    Ettiği Teşekkür
    486
    552 mesaja 3,594 teşekkür aldı
    NEREDEN ÇIKTI BU DÜZDÜNYA?
    Yakın zamanda böyle bir fikrin varlığını ilk duyduğunuzda aklınızda Müslüman ya da Hristiyan köktenci akımların düşüncesi olduğu fikri uyanır.
    Nitekim temel felsefesi dini kaynaklardaki savlara dayanan köktenci yaklaşım, bu fikre inananların çoğunluğunu da teşkil eder.
    Geri kalmış İslam ülkeleri ile Avrupa’da fanatik bazı dini gruplarda bu fikre rastlamak çok şaşırtıcı olmayabilir. Bu arada söylediklerim başka
    dinlerde de mevcut. Verdiğim örneklerle sınırlı değil. Bu köktenci fikirler tarih boyunca mevcuttu. Günümüzde bu tartışmanın tekrar gündeme
    gelmesi ise aslında bu yaklaşımdan karakter olarak farklı. Flat Earth toplulukları (birden fazla örgütlenme var ve birbirlerinden hoşlanmıyorlar)
    kutsal kitap alıntıları dışında mantık, sınırlı deneyler, eldeki verilerin irdelenmesi gibi yollarla bu düşünceyi savunmaya başladı.
    Zaten şu an bu konunun televizyonlarda, internette vb. platformlarda bu kadar popülerleşmesinin nedeni bu. X ayete göre ifadesi yerine,
    falanca deneye göre demek ciddi bir farklılıktır. Aslında bu konu bile tek başına bu düşüncenin bir gerici düşüncesinden ibaret olmadığını
    anlamak için yeterlidir. Flat Earth Society web sayfasından, tarihleri ile ilgili bazı bilgileri çevirip ek bilgiler vereceğim: Tarih boyunca bulunan
    düz dünya fikrinden ziyade, bugün kendi akımlarının, geleneklerinin başlangıcını 1800’lü yılların başında yaşamış kâşif ve yazar Samuel Birley
    Rowbotham’a dayandırıyorlar. 1816-84 yılları arasında yaşamış bu kişi Zetetic Astronomy adı verilen bir yöntem ile dünyanın kuzey kutbu
    merkezli, kapalı bir sistem olduğunu iddia etmiş. Merkezinde kuzey kutbunun bulunduğu disk benzeri bir taban ve onun üzerinde yarım küre
    şeklinde bir kubbe bulunan bu sistemde, Güneş ve Ay ise mevcut anlayışın aksine dünyaya daha yakın konumlanmakta ve iddia edilenden
    daha küçüktür. Samuel Rowbotham’ın düşünceleri esasında bilimsel deney ve gözlemlerden daha çok İncil yorumlamalarına dayanmaktaydı.
    Kendisi ölünce öğretileri Universal Zetetic Society adında bir cemiyet tarafından devam ettirildi. 20.yy’ın başlarında ise bu düşünce Amerika’da
    John Alexander Dowie adında bir din adamı tarafından yayıldı. Wilbur Glenn Voliva adında ardılı ile birlikte bu hareket Illinois eyaletindeki Zion
    şehrinde ortaya çıkmıştır. Voliva’nın 1942 yılındaki ölümü ile birlikte topluluk dağılmıştır. 1956 yılına geldiğimizde ise Samuel Shenton tarafından
    The International Flat Earth Society kurulmuştur. Samuel Shenton Kraliyet Astronomi Cemiyeti ve Kraliyet Coğrafya Derneği’nin üyesidir.
    Bu cemiyetler sırasıyla Londra 1820 ve 1830 tarihlerinde kurulmuştur.
    Shenton’ın ölümü ile birlikte örgütün başına Charles K. Johnson geçmiştir. 2001 yılına kadar cemiyeti yönetmiştir. 2001 yılında ölmesiyle
    cemiyet kısa süreli bir hareketsizliğe bürünmüş, ardından 2004 yılında bugünkü halini almıştır. 2009 yılından beri ise üye alımına açık hale
    gelmiştir. Daha önce de belirttiğim gibi bu konunun savunucuları tek bir örgüt etrafında toplanmamaktadır. Başka cemiyetler ve bağımsız
    kişiler araştırmalar yapmakta ve ortak bir konu savunulsa da birbirlerine karşı güvensizlik söz konusudur. Bu ayrıntı unutulmamalı.
    Çünkü konu sadece dünyanın şeklinde ibaret değildir. Bu konu da hem fikir olsalar bile, tartışılan başka konularda (yer çekimi vb.)
    ve bu konulara dair ortaya atılan fikirlerde farklılıklar yaşanmaktadır.
    Özellikle Türk gruplarında yazılarına başvurulan bazı isimler Eric Dubay, Rob Skiba, Dave Murphy ve ODD TV’dir.

    Adam Karalama (Ad Hominem) En çok başvurulan mantık hatası budur. Daha önce belirttiğim gibi düz dünya gericilikle
    özdeşleştiğinden ve gerçekten gerici olanlarda da bu fikir gözlemlenebildiğinden, fikir bu yolla çürütülmeye çalışılıyor.
    Bunun işleyiş biçimi:
    1. X kişisi düz dünya iddiasında bulunur.
    2. Y kişisi X’in gerici ya da falan grubuna ait olmasından
    dolayı saldırır.
    3. Bu saldırı ile X’in haksız olduğu çıkarımında bulunulur. Bu düşünce şekli tamamen hatalıdır. Fikri savunan
    kişinin başka özellikleri üzerinden fikri yargılamak asla bilimsel bir tutum olmaz.

    Niteliksel Adam Karalama (Circumstantial Ad Hominem) Bu örnek ilkine çok benzemektedir. Burada karalama yerine karşı
    tarafın sahip olduğu bir özellik üzerinden saldırı vardır. Yukarıdaki örnekte ‘’gerici’’ yerine falanca partili ya da filanca
    dininden şeklinde bir itham kullanılabilir.


    İnanca Başvurmak (Appeal to Belief)
    Bu iki yaklaşım sırasıyla çoğunluğun yaptığı ve inandığı şeyin doğru olduğu varsayımına dayanır.
    ‘’Bu kadar insan yanılıyor mu yani?’’ vb. ifadeler bu mantık hatasına dahildir. Çoğunluk hiçbir zaman bir düşüncenin doğruluğuna ispat olmaz.
    1. X kişisi düz dünya iddiasında bulunur.
    2. X kişisi dışında kalan herkes aksi fikirdedir.
    3. Bu durumda X kesin hatalıdır.

    Duygulara Başvurmak (Appeal to Emotion) Bu safsata türünün en büyük kaynağı galiba eğitimden de önce televizyon ve diğer medya araçlarıdır.
    Dünyanın geoit şeklinde olduğu fikri (ya da en azından küresel ifadesini kullanabiliriz) tartışılmaya gerek dahi duyulmayan bir gerçektir.
    Özellikle uzay temalı filmlerde göz önündeki esas öğedir. Bu durum insanların sadece bir bilgi olarak değil, duygusal olaraktan bu fikre bağlı
    olmasını sağlamakta. İşte bu duygusallık farklı fikirlere saldırganlığa neden olabilmekte. Akılcı bir ortamda en doğru düşüncenin bile duygusal
    bir bağa dönüşmesi onu zararlı bir hale getirebilir.

    Yeniye Başvurmak (Appeal to New) Bilimsel teknikler ve gözlem araçları günden güne gelişmekte ve bu durum bize daha tutarlı
    fikirler vermekte. Ancak en son ortaya atılan fikrin öncekinden daha doğru kabul edilmesinin tek tolu yanlışlaması olabilir.
    Bu durum olmadığı halde yeni olan fikrin doğru sayılması için bir neden yoktur. Dünyanın şekline dair tahminler Antik çağa
    kadar uzanmakta. Belki de küresel şeklin varlığından haberdar olma ve bu denli kabullenme 20. Yy’de gerçekleşmiştir.
    Nitekim düz dünya fikrini savunanların bu konuda bazı kaynaklar gösterdiğini biliyoruz. Bu durumda karşı fikri ‘’eski’’ inançlarla
    bağdaştırıp reddetmek kolaycı ve hatalıdır.

    Bütünleme (Birleştirme) Safsatası (Fallacy of Composition)
    İndirgeme (Bölme) Safsatası (Fallacy of Division)
    Bu iki yaklaşımı daha çok diğer gezegenlerden elde edilen verilerle dünya hakkında bir kanıt sunma yolunu tutanlarda görüyoruz.
    Gözlemlediğimiz bütün gezegenler küreseldir, öyleyse dünya da küreseldir iddiası kulağa hoş gelse de mantık yönünden hatalıdır.

    Yanlış İkilem (False Dilemma)
    Burada esas mesele eleştirinin önünü kapatmaktır. Düz dünya fikrinin yanlış olması, mevcut düşüncenin doğruluğuna ispat değildir.
    İki düşünce arasından biri mutlak tercih edilmelidir fikri hatalıdır. Buna ait örnek paylaşılan haritalarda mevcut. Dün dünya düşüncesinin
    geçtiği yerlerde ‘’azimuthal map’’ adı verilen bir harita görürsünüz. Tek farkı Antarktika bir kıta olmaktan çıkarılıp, dünyayı çevreleyen
    bir buz kütlesi olarak gösterilir. Esasında bu haritanın gerçek harita olduğu düşüncesi yok. Sadece klasik haritalardan daha doğru olduğu
    varsayılıyor. Buna rağmen bu haritanın, dünya ile uyumsuz bir örneğini yakalayıp, o zaman bu yanlış bizimki doğrudur demek bir safsatadır.
    İnsanların iki tercih arasında bırakılıp, birini çürüttükten sonra diğerini haklı çıkarmak ayrıca bilimsel etik dışıdır.

    Ayrıca dikkatimi çeken bir başka husus, bu fikirde olanların sanki hiç okul okumadıkları, televizyon izlemedikleri
    varsayımı ile eleştirilmesidir. Dünyanın küresel şekline dair aklınıza gelecek ilk eleştirilerin çoğu zaten değerlendirilmiştir.
    Bu kitleye karşı o zaman güneş nasıl batıyor ya da denizde uzaklaşan gemi neden gittikçe ufukta kayboluyor gibi sorular
    sormak yersizdir. Şunu unutmamak lazım. Büyük ölçüde doğru ya da yanlış olsun, tutarlı bir sistemler var. Bunu farklı bir
    evrende farklı bir gezegende yaşanan bir düzen gibi görebilirsiniz. Bu düzen içinde dünya da gördükleriniz ve küre dünya
    kanıtı diye sunduklarınız, gayet tutarlı bir şekilde alternatif yollarla gözlemlenebilmekte. Bir düşüncenin doğrulanması,
    diğer düşünceleri yanlışlamamaktadır. Bu ikisi farklıdır. Mevsimler örneğinde olduğu gibi, bir olgu hem kürede hem de düzlemde
    var olabilir. Başka şekillerde de var olabilir. Önemli olan sadece uygunluk değil, aynı zamanda alternatiflerin çürütülmesidir.
    Doğru bir şekilde düz dünya düşüncesini yanlışlamak için, önce tasarladıkları evren algısını iyi bilmek gerekir.

    NEDEN DÜZDÜNYA ÖNEMLİ? Bu fikrin ya da hareketin herkese sağladığı bazı alternatif faydaları mevcuttur.
    Bu faydalar esas tartışmaya kıyasla daha pratik konular üzerine. Konunun bu yönü hakkında yazmak istiyorum çünkü,
    sorguladıkları bazı konular, insanların pek ilgisini çekmeyen, basit görünen, ancak son derece önemli ekonomik ve politik olaylara gebedir.
    Arktika ve Antarktika Düz dünya düşüncesinde olanların sık sık dile getirdiği konulardan biri bu iki coğrafya üzerindeki yasaklar.
    Öncelikle bu iki coğrafyanın yönetimine bakalım. Arktik bölge üzerindeki ortak kararlar Arktik Konseyine üye 8 ülke tarafından
    verilmektedir. Ottawa Deklarasyonuna göre; Kanada, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Rusya, İsveç ve A.B.D konsey
    üyelerini teşkil etmekte. Örgütün 6 altbirimi bulunmakta. Örgütlenme biçimi konumuzun dışında olduğu için buraya yazmıyorum.
    Detaylı bilgi için resmî web sayfasına4 bakabilirsiniz.



    Antarktika’da ise durum biraz daha farklı. Kendi yerli halkı bulunmayan ve devasa bir coğrafyaya sahip bu kıtanın
    doğrudan bir komşusunun olmaması, onun uluslararası statüsü hakkında ciddi düzenlemeler gerektiriyor.
    Tam 53 ülkenin imzaladığı Antarktika Anlaşması uyarınca uluslararası bir statüde görünmekte. Bu anlaşmanın taraflarından biri de Türkiye’dir.
    Bu kısa bilgilerden sonra bizim için önemli olan noktaya gelirsek. Bu iki bölgede belki dünyada bilinen yer altı kaynakları kadar yeni kaynaklar mevcut.
    Bir makalede ''Son bilimsel araştırmalar dikkate alındığında dünyada keşfedilmemiş doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 1/3’ünün, keşfedilmemiş
    petrol rezervlerinin ise %13’ünün Arktik bölgesinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Ancak küresel ısınma sürecine paralel olarak bu oranlarda
    artış olabileceğinin altı çizilmektedir''5 denilmektedir. Makale ’de ayrıca başka veriler ve alıntılar bulunmakta.

    Bu devasa zenginliklerin belli ülkelerce sömürülmesi kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü bu tüm dünya ekonomisini etkilemekte ve hırsızlıktır.
    Bu hırsızlığın olup olmadığını denetlemek ise sadece ülkelerin değil ayrıca birey olarak tüm insanların hakkıdır. Ancak mevcut anlaşmalar
    çerçevesinde bu ülkeler şeffaf bir şekilde incelemeye maalesef açık değildir. Bu bölgelerin sınırlı bir kısmına erişim kontrol altında yapılmakta.
    Bunun yanı sıra kalan bölge ise Anlaşma Ülkelerinin denetiminde. Burada şunu da açıklığa kavuşturalım. Anlaşma ülkelerinin etkileri aynı değil.
    Kuzey Kutbu Rusya ve Amerika’nın etkisi altındadır. Nitekim diğer ülkelerin burada araştırmalar yapmak için gerekli teknolojileri de kısıtlıdır.
    Antarktika ise 53 ülke tarafından imzalanan bu anlaşmanın gereği olarak, 53 ülke tarafından aktif bir şekilde kullanılamamakta.
    Burada da Amerikalıların etkisi açıktır. Ülkemiz ise ‘’ Türkiye Bilimsel Araştırma Üssü’’nü daha bu yıl içinde yeni kurmuş ve ilk heyetini yollamıştır.
    Ülke sayısının fazlalığına kesinlikle aldanmamak gerekir. Amerika’nın başını çektiği bu uluslararası topraklarda ne olup bittiğine dair birey olarak
    alabileceğimiz bilgiler kısıtlıdır. Askeri bölgeler ile korunan alanlarda olup bitenler, tüm insanlığı ilgilendiren konular olmasına rağmen,
    pek dikkat çekmemektedir.

    NASA ve Benzeri Örgütlerin Akademik Olarak Denetlenmesi Düz dünya savunucuların bir başka değindiği nokta NASA ve diğer uzay
    araştırma örgütlenmelerinin sahte belgeler sunduğu. Belgelerin içeriğinin doğruluğu bir yana kendimize sormamız gereken soru şu,
    bir makalede olmayan bir kaynak kullanılırsa ne olur? Müellif hayali kitapları kaynak gösterse ancak söylediği de doğru olsa,
    bu doğruluk onun yaptığı işi meşrulaştırır mı? Kesinlikle hayır. Bu kişi hakkında soruşturma açılır ve cezalandırılır. Kasıtlı olarak yapılmış
    bu sahtekarlık, hiçbir bahane ile kabul edilemez.
    Peki NASA’nın yayınladığı fotoğraflardan biri bile sahte ise ne yapılmalı? Bakın altını çiziyorum, mesele dünyanın şekli değil.
    Mesele sahte bir belge kullanmak. Bu durumda bunu yayımlayan kişiler hakkında kurumun soruşturma açması gerekmektedir.
    Ortada çünkü bir akademik usulsüzlük vardır. Bu konuda gerçekten NASA’nın ve diğer kurumların sitesinde sahte bir belgenin
    olup olmadığını incelemek akademik etik gereği zorunludur. Ve doğruyu savunsa dahi bir tane bile sahte fotoğrafın bulunması,
    birilerinin cezalandırılmasını gerektirir. İşin etik boyutunun yanı sıra işin maddi boyutu bulunmakta. Bu kurumlar hem devletten
    hem özel firmalardan hem de bağış yolu ile vatandaşlardan maddi gelir elde etmekte. Siz bir birey olarak yaptığınız bağış ya da
    ödemeden sonra dolandırılmak ister misiniz? Ya da devletinizin dolandırılmasını ister misiniz? Yüksek miktarda para ödeyip,
    falanca konumda filanca gezegenin fotoğraflarını istiyorsunuz. Bunun karşılığında size photoshop çalışmaları gönderiliyor.
    Ne düşünürsünüz? Eğer bir tane sahte fotoğraf varsa, yukarıda söylediğim konuları tekrar düşünün.

    Bilim Anlayışındaki Sapmalar Tarihte bilgi edinmek, evreni ve yaşamı anlamak, anlamlandırmak için farklı akımlar doğmuştur.
    Ortadoğu’da Din, Antik Yunan’da Felsefe, Uzak Doğu’da Tao büyük ölçüde benzer görevlere sahip disiplinlerdir.
    Her birin kendince metotlar ortaya atıp, gelenekler oluşturmuşlardır. Bilimin ortaya çıkışı ise, mevcut bilgi edinim yollarının
    yozlaşması, işlevini yerine getirememesi vb. sebeplerden ortaya çıkmıştır desek yanlış olmaz.
    Burada kastettiğimiz ‘’bilim’’ Avrupa’da kökleri Bologna Üniversitesi’ne kadar giden üniversite kurumu ve bunun metot anlayışıdır.
    Elbette daha önce belirttiğim gibi farklı coğrafyalarda ve daha eski dönemlerde de aynı işlevi gören kurum ve gelenekler mevcuttu.
    16. yy’deki bilim devrimi, bugün hala hegemonyasını koruyan modern bilim anlayışının başlangıcıdır. Bu anlayış dünyanın her yerine
    yayılmış ve diğer bilgi edinim yollarını dahi kendi inceleme alanına çevirmiştir. Orta Çağ’da bilimi ortaya çıkaran birçok sebep var.
    Ancak temel olarak onu kilise fikirlerinden ayırt eden, gözleme ve deneye dayanması idi. Günümüze geldiğinde kullanılan temel
    argümanlar arasında, bilimsel bilginin sınanabilir olması önemli bir unsurdur. Sadece belli kişilerin anlayabileceği savunulan yöntemlere
    kıyasla bilim, gerekli metot ve teçhizat ile birlikte savlarının herkesçe test edilebilmesi imkanını sağlar. Bununla birlikte yanlışlanabilir
    tezlerin ortaya atılması, bunların yanlışlanması, elde kalanlar içerisinde en kapsamlı olanının kabul görmesi şeklinde bir geleneği vardır.
    Fikriniz önce hipotez olur, hipotezinizi doğruladığınız zaman artık geçerliliği olan bir teziniz vardır. Bu tez yanlışlanana kadar geçerli bir
    teoridir. Ayrıca her teorinin bir yanılma payı olduğu, hiçbirinin %100 doğru olmadığı gerek bir kural gerekse bir üsluptur.
    İşte bu şeffaf, ulaşılabilir, test edilebilir anlayış bilimsel ilerlemeyi sağlamaktadır.

  7. #5
    Moderator mxm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28 Mayıs 2015
    Mesajlar
    3,353
    Ettiği Teşekkür
    1,736
    2,398 mesaja 6,439 teşekkür aldı
    Burada boardumuzda dise dokunacak fazla bir yardimi olmayan, konulari dolasip sadece ve sadece elestirmek icin firsat kollayanlar sapkalarini bir önlerine koysunlar ve iyi düsünsünler birlestirici mi hareket ediyorlar yoksa sürekli birilerini dislamakla mi mesguller?
    Bunlari Admin yapsan board 1 ayda kapanir.
    Konu neden kapansin ki? Saygisizlik yok, kurallara aykiri bir durum da yok, peki kapanmasi icin hangi sebep var? Hic bir sebep yok. Her seyi bildigini zannedenler eminim ki konuyu takip ettiyseler hayatlarinda hic görmedikleri, duymadiklari bilgilerle karsilastilar. Fakat bunu asla itiraf etmeyecekler cünkü onlar zaten her seyi biliyorlar.

    Konu üyeleri yanlis yola sevkedebilirmis. Ya hu akil var fikir var bu bir, ikincisi Mesut arkadasimiz haric dünyanin düz olduguna inanan tek bir kisi dahi cikmadi aramizda amma velakin eger Youtube türü kanallari takip ettiyseniz, dünya düzdür diye düsünmeye baslayan yüzlerce insana rastlayacaksiniz. Aya cikilmadi, ikiz kuleleri Amerikalilar kendileri yiktilar vs. türü dedikoduyu gecmeyen iddialara inanan sayisi azimsanamayacak kadar cok. Bu konunun da amaci bu tür iddialar varsa tartismak ve tartisirken yeni bilgilere ulasmak. Arastirmaci ruh ancak bu sekilde mümkün yoksa dünyanin yuvarlak oldugunu zaten hepimiz biliyoruz fakat asil amac o degil, icerigi anlayarak okuyanlar bu mantigi kolaylikla görebilirler.

    Konunun kapanmasini isteyenler eminim ki bunu gerceklestirebilmek amaciyla saldiriya hazir bekliyorlar sorun degil ama saygi sinirini asmasinlar, keskin sirke küpüne zarar demisler.

  8. 2 kişi mxm üyemize teşekkür etti:

  9. #6
    Tecrübeli Üye Mesut64 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26 Mayıs 2015
    Nereden
    Fani Dünya
    Mesajlar
    1,023
    Ettiği Teşekkür
    486
    552 mesaja 3,594 teşekkür aldı
    Nikola Tesla 1935 yılında Einstein hakkında şu sözleri sarf etmişti:
    "Einstein’ın görelilik çalışmaları göz alıcı bir matematiksel kılıftan ibarettir. Bu kılıf, insanları büyüler, etkiler ve bir yandan da altında yatan hataları gizler.
    Einstein’ın Teorisi, cahil insanların onu bir kral gibi görmesi için mor renkte giysiler giyen bir dilenci gibidir.
    Teorinin yandaşları, bilim insanı olmaktan ziyade metafizikçilerden ibarettir." (The New York Times, 11 Temmuz 1935) Nikola Tesla 1943 yılında ölmüştü.
    Acaba bugünleri görse, S. Hawking, M. Kaku ve daha birçok ünlü fizikçinin cümlelerini okusa ne derdi? Yanlış anlaşılmasın, burada
    Tesla yanlış diyor öyleyse yanlıştır iddiasında bulunmuyorum. Nitekim bunun saçmalık olduğunu daha önce belirttim.

    Söylemek istediğim Tesla’nın da gördüğü bir problem var ortada. Gerçeklikten kopmuş bir bilim metafiziği. Bilim teoriler ortaya atılarak,
    zamanla gelişir. Her bir teori öncekinden iyi olabilir ve üzerine eklenerek büyür. Ancak tam olarak ne olduğu anlaşılamayan, yeteri kadar
    ispatlanmamış, hatta hiçbir şekilde gözlemlenmemiş teorilerin üzerine yeni teorilerle amiyane tabirle kat çıkarsanız, kendinizi temeli çürük
    bir gökdelende, hayal dünyasını izlerken bulursunuz. Klasik yöntem de bir durumu açıklamak için teorilerinizi ortaya atar, sonra onu test
    edersiniz. Eldeki teoriler yanlışlandıkça doğruya yaklaşırsınız. Bu yaklaşma bir sona doğru olmasa da öncekinden ileridedir.
    Bir teoriyi yanlışlamazsanız, en azından daha kapsamlı ve daha iyi bir teori bulmanız gerekir. Peki Einstein’ın düşünceleri eldeki verileri
    yanlışlıyor muydu ya da daha iyi bir teori mi ortaya çıkarıyordu? Cevap maalesef hiçbiri.
    Bugün pratik ve kullanılabilir olan hala Newton
    mekaniğidir. Newton’un doğru yanlış birçok fikri vardır ancak bizim ilgilendiğimiz kısım, mühendislikte gayet başarılı bir şekilde uygulanabilen
    yanıdır. Peki Einstein ve görecelilik teorisi, hatta genel anlamda kuantum fiziği bize ne vadediyor? Bilimkurgu tadında hikayeler dışında,
    pratik olarak ortada hiçbir şey yok. Peki işin pratik boyutu bir yana bu teori gerçekten bilimsel olarak geçerli mi? Bu soruyu cevaplamak
    biraz zor. Bilim felsefesinde ‘’Ad Hoc’’ teori denen bir tür vardır. Ana teorinizin geçersiz kaldığı istisnai bir durumda ortaya atılan, durumu
    kurtaran ikinci bir teoridir. Bir nevi yamadır. Ad Hoc teorinin varlığı, ana teorinizin zayıflığını göstermektedir.
    Kozmolojik Sabit Einstein’ın yamasıdır. İçinde Ad Hoc teori barındıran bir ana teori nasıl daha iyi ve kapsamlı bir açıklama sunabilir?
    İşin zirve örneklerini yeterli buluyorum
    çünkü bu bilim ruhban sınıfının izinden giden bir derviş sürüsü üniversitelerde hâkim durumda. Einstein’dan sonra durum daha vahim bir hal
    almaya başladı. Popüler bilim kitaplarında yer alan zamanda yolculuk, karadelikleri kullanarak ulaşım gibi fantastik fikirler Hawking vb. bilim
    adamlarınca dile getirilmeye başlandı. Hatta bu yazıyı yazdığım günlerde Hawking eğer uzaylılar size mesaj yollarsa onlara cevap vermeyin
    öğüdünde bulunuyor. Test edilebilir, gözlemlenebilir ve insanların anlayabileceği şekilde izah edilebilir verilerden, sayfalar dolusu matematik
    hesabı ve bu bilim kurgu hikayelerine nasıl geldik? Bu sorun sadece Fizik açısından değil, diğer bilim dalları içinde geçerli.
    Örneğin Thomas Szasz’ın Freud hakkında yazdıkları, ya da Alan Sokal’ın özellikle Fransız Sosyal bilimcilerine karşı eleştirileri,
    Irving Kirsch’ün antidepresanlar hakkında ifşa ettiği veriler, gıda sektöründe yapılan usulsüz bilimsel araştırmalar ve daha birçok sahtekarlık…
    Bilimsellik kisvesi altında, gerçeklerden uzaklaşmış, sermaye ve güç sahiplerinin hizmetinde bir bilim ordusu mevcut. Bu bir komplo teorisi değildir.
    Birey olarak olanaklarımızın kısıtlı olması ve pek tabii her bilimi öğrenme gücüne ve zamanına sahip olmamamız, akılcı olan metotlara uygun bilgiyi
    başkalarından almaya itiyor bizi. Doğal olanda budur. Ancak bizim gözü kapalı kabul ettiğimizi gören bilim çevresini arada denetlemek gerekmez mi?
    Dün dünya düşüncesinde olan insanların, mevcut bilim adamlarının hegemonyasına karşı sergilediği sert tutum bu yüzden önemlidir.
    Bu yaklaşım size yanlışlarınızı da gösterir, doğrularınızı da pekiştirir. Gözlemlediğimiz bazı sorunları ayrıca maddelersek:
    1. X konusunu tanımlamaya çalışırken, henüz kendisi de açık olmayan y konusunu dayanak göstermek.
    Bunun en iyi örneği yerçekimidir. Etkisini gördüğümüz ama ne olduğunu tanımlayamadığımız yerçekimi
    (bu konu ile ilgili Neil deGrasse Tyson ve Harald Lesch’in videoları paylaşılıyor) ile başka bir olgunun açıklandığını görüyorsanız,
    bu tanımın mantığına aykırıdır. Kendisi açık olmayan ile başka bir olgunun açıklaması yapılamaz.
    2. X’i ispatlayan Y, Y’yi ispatlayan X olamaz. Bu kısır bir döngüdür. Yani Pusulanın kuzeyi gösterme sebebi manyetik kuzey kutbu iken,
    manyetik kuzey kutbunun ispatı pusulanın o noktayı göstermesi şeklinde sığ bir açıklama tanım mantığına aykırıdır.
    3. X olgusunu gözlemlemek ile X olgusunun matematiksel bir zorunluluk olduğunu iddia etmek farklı şeylerdir. Bu konuda karadelikler önemlidir.
    Hawking’in ifade ettiği gibi, karadelik teorisi bir gözlemin neticesinde ortaya çıkmıyor. Matematiksel hesaplar doğrultusunda, mevcut teorileri
    doğrulayan ya da doğrulaması gereken yapıda bir sorun var. Bir başka deyişle evrendeki genişleme, eldeki verilerle tam açıklanamıyor.
    Haliyle bilinmeyen başka bir kuvvet olduğu varsayımı ile teoriler ortaya atılıyor. Karadelik teorisi bu şekilde ortaya çıkıyor. Tabi daha sonra
    gözlemlendiği ve bugün ufak bir azınlık dışında herkesçe kabul edildiği belirtiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken, kendisi dahi tartışmalı olan
    mevcut teoriye uysun diye bir kuvveti ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Yani kendi belirsiz olan X teorisini sağlamak için, bir Y teorisi ortaya atılıyor.
    Bunun varlığı ise matematiğe dayanıyor. Bu matematiksel denklem ise yeni önceki teoriye göre dizayn ediliyor. Bu yaklaşım bilimsel değildir.
    Bu verilere uymak değil, verileri kendine uydurmaktır. Daha birçok teknik hatadan bahsetmek mümkün. Ancak bunlar dahi mevcut bilim anlayışında
    sapmalar olduğunu göstermeye yeter. Ayrıca bu yazıyı kısıtlı tutabilmek adına örnekleri yeterli görüyorum. Düz dünya fikri, ‘’bilimsel’’ diye
    pazarlanan makalelerin, deneylerin ve iddiaların test edilmesi konusunda dikkat çekmekte. Bu bilim dünyasının tamamı için faydalı bir atılımdır.
    Bilimsel verilerle oynama, olmayan verileri uydurma, yetersiz verilerle teori ortaya atma gibi durumların yaşanmadığını kimse iddia edemez sanırım.

  10. #7
    Moderator Prens-66 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25 Mayıs 2015
    Nereden
    Her yerden
    Mesajlar
    2,218
    Ettiği Teşekkür
    2,149
    1,182 mesaja 2,788 teşekkür aldı
    Konuyu anlamayanlara!

    Bu Konu, Admin veya Moderatör olmakla, asla bir bağlantı olmaksızın, sadece karşılıklı Bilgi, İnanç ve görüş anlayışı ile bağlıdır.

    Konuyu benimsemek, veya benimsememek tercih ve görüş meselesidir, şahsiyetlere aittir..

    Her Konuya ve içeriğine, Şahsi düşünceleri bir kenara bırakıp, gerekmediği an cevap vermemek, Saygı ve Hoşgörünün işaretidir, Konulardaki mesajlar Kurallara aykırı olmadığı müddetce.

    Her Konuyu beğenmeye, benimsemeye mecbur değiliz..

    Saygıya ve Hoşgörüye Davet!

  11. 2 kişi Prens-66 üyemize teşekkür etti:

  12. #8
    Tecrübeli Üye Mesut64 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26 Mayıs 2015
    Nereden
    Fani Dünya
    Mesajlar
    1,023
    Ettiği Teşekkür
    486
    552 mesaja 3,594 teşekkür aldı
    Astronomi ve uzay bilimcileri Düz Dünyacilara fena daldilar,
    Jet motorun yardımıyla uzayda süzülen Astronot Bruce Mccandless


    Onlarda bos degil,
    aynı zamanda galaksinin dışına çıkan ilk insan.


    Komedi filmine döndü olay, birimiz bilim diyor diyerimiz bosver diyor.
    Allah Akil Fikir versin!


  13. #9
    Moderator mxm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28 Mayıs 2015
    Mesajlar
    3,353
    Ettiği Teşekkür
    1,736
    2,398 mesaja 6,439 teşekkür aldı
    Bu arada, Mesut arkadasimizi da tebrik etmek istiyorum. Ben de dahil girgir gecerek cevaplar verdigimiz halde saygisini hic kaybetmedi ve sahsen benim bu konuya devam etmemin tek sebebi de oydu.
    Iste olgunluk budur. Dogru veya yanlis olmakdan kat be kat daha yüksek bir mevki bu.

    Saka mi yapiyor, ciddi mi hala anlayabilmis degilim ama, bu konu modlar arasinda anlasarak uydurulmus bir konu kesinlikle degil. Modlara ait kisimda bu konuyu aramizda hic bir sekilde tartismadik ve Mesut arkadasimizi da bu yüzden hic kimse elestirmedi, onu da eklemek isterim. Danisikli dögüs yok.

    GSwold bana mod görevi verdiginde özelden ilk olarak sunu yazmisti: "Hocam, görevlilerin bilgi derecesi ikinci sirada bizim icin, ilk sirayi olgunluk ve uyum almalidir" diye tecrübesini aktarmisti. Ilk söyledigi sey neden buydu herkes iyi tartsin derim.

  14. 2 kişi mxm üyemize teşekkür etti:

  15. #10
    Moderator Prens-66 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25 Mayıs 2015
    Nereden
    Her yerden
    Mesajlar
    2,218
    Ettiği Teşekkür
    2,149
    1,182 mesaja 2,788 teşekkür aldı
    @Mesut64

    Hocam, çok Bilgi yanıltır, İnsanların Akılları ile istediği gibi oynar ve Mantık dersen, her Canlının Mantık anlayışı farklıdır, görüş meselesidir.

    Einstein, ve diğer saydıklarının Bilgileri ve tecrübeleri ve kanıtları, bir başka şahsiyetin doğrulama niteliğinde veya yanılgının farkında olmasıyla, tekrar değer ve güven sağlar.

    Demem o ki, önceden'de belirttim, yüzyıllarca zannedilen ve deneyimden geçmiş ve tespit edilmiş Bilgiler, her an yıkılabilir.

    Teknoloji ilerliyor, zihinler gelişiyor ve varsayımlar çoğalmakta.

    20 Yıl önce, ufak bir Kan taneciğinden DNA kazanılmıyordu, şimdi her an bunlar ve birçok tespitler mümkün.

    Bu varsayımlar, kanıt bulmadıkca, günümüzün dilinde Theori olarak düşünceleri, fikirleri ve inançları karıştırıyor.

    Düz Dünyalı İngiliz yazarı Terry Pratchett, Düz Dünya, dört Fil'in sırtında durduduğu ve bu dört Fil bir Kaplumbağa'nın sırtında durdukları ifade edilmiştir.

    Bu'na katılmak ve inanmak isteyenlerin durumları gerçekten zordur..

    Dampfwalze zerstört Festplatte von Scheibenwelt-Autor Terry Pratchett

    Bildquelle: The Salisbury Museum Der britische Fantasy-Autor Terry Pratchett ist zweifellos vielen, wenn nicht sogar den meisten unserer Leser ein Begriff, die Scheibenwelt-Romane dürfen schließlich in keinem Nerd-Haushalt fehlen. Pratchett hat 70 Bücher geschrieben, nach dem TOD wird diese Zahl auch nicht weiter anwachsen. Denn eine Dampfwalze hat die Festplatte mit bis zu zehn unvollendeten Werken zerstört.



    Die Welt ist eine Scheibe, die einfach so im Universum schwebt. Damit spielen wir natürlich nicht auf die Verschwörungstheoretiker an, die vermutlich nach dem Genuss von Stechapfeltee glauben, dass die Erde gar keine Kugel ist, sondern die vielen Anhänger der Scheibenwelt-Romane. Denn die wissen natürlich, dass die Welt nicht nur eine Scheibe ist, sondern sich diese auch auf dem Rücken von vier Elefanten, die wiederum auf einer riesigen Schildkröte stehen, befindet.

    Das letzte Buch der Reihe, Die Krone des Schäfers, ist einige Monate nach dem TOD des Autors im März 2015 erschienen. Und The Shepherd's Crown, wie der 41. Scheibenwelt-Roman im Original heißt, wird auch die letzte Veröffentlichung bleiben. Denn Pratchett hat testamentarisch verfügt, dass die Festplatte, auf der seine Arbeiten und Roman-Entwürfe gespeichert sind, zerstört wird.



    Und das ist vor kurzem auch passiert: Laut BBC wurde diese heute mehrfach von einer Dampfwalze überfahren. Rob Wilkins, der langjährige Assistent Pratchetts, twitterte, dass er damit seine letzte Pflicht an den Autor erfüllt. Auf dem Speichermedium sollen sich bis zu zehn unvollendete Werke befunden haben.

    Museumsstück(e)

    Pratchett wollte mit seinem letzten Willen dem Schicksal von so manchem populären Autor entgehen, dessen Werke von jemandem anderen vollendet werden. Die Festplatte wehrte sich übrigens gegen die Zerstörung, denn die Dampfwalze musste gleich mehrfach darüberfahren. Sicherheitshalber warf man sie im Anschluss auch in einen Steinbrecher. Die Überreste der Platte wandern ins Museum und sind ab Mitte September im Salisbury Museum zu bewundern.
    Konu Prens-66 tarafından (04 Eylül 2017 Saat 22:23 ) değiştirilmiştir.

  16. #11
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    11 Aralık 2015
    Mesajlar
    27
    Ettiği Teşekkür
    18
    2 mesaja 2 teşekkür aldı
    selam arkadaslar bence dünya dik dörtgen
    Konu acibiber tarafından (04 Eylül 2017 Saat 22:50 ) değiştirilmiştir.

  17. #12
    Tecrübeli Üye MEGAbond - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21 Haziran 2015
    Nereden
    NRW
    Mesajlar
    985
    Ettiği Teşekkür
    2,610
    475 mesaja 1,220 teşekkür aldı


    dünya düz ise, bu nasil oldu ?

    buda mi gol degil

  18. #13
    Tecrübeli Üye MEGAbond - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21 Haziran 2015
    Nereden
    NRW
    Mesajlar
    985
    Ettiği Teşekkür
    2,610
    475 mesaja 1,220 teşekkür aldı
    Alıntı Prens-66 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Uçakların uçuş Rotasıyla bir soru vardı ve cevabı sanırım, Okyanus üzere direkt olarak gitmek, Tehlikeli durumlarda iniş zorlaşır, yakın mesafeli Ülkelerde yakıt almak Yolcu almak ile ilgilidir sanıyorum.

    Hiç bir Şirket, Uçağın boş gidib, boş dönmesinde Para kazanamaz, ayakta kalmaz.
    bu satirlarindan tam ne demek istedigini cözemedim ustam,,,benim paylastigim resim denizcilik ile ilgili idi ,,,hava yolu ile degildi ?

    ucaklar mecburen kara parcalarinin üzerindenmi ucmak zorundadirlar demek istedin yoksa?

  19. MEGAbond üyemize teşekkür edenler:

  20. #14
    Moderator Prens-66 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25 Mayıs 2015
    Nereden
    Her yerden
    Mesajlar
    2,218
    Ettiği Teşekkür
    2,149
    1,182 mesaja 2,788 teşekkür aldı
    Aynen!

    Bu @Mesut64 Ustanın sorusuna cevap idi ve bugün gördüm.

    Uçaklar neden direkt olarak, hedeflerine uçmuyor diye sormuş.

  21. #15
    Tecrübeli Üye MEGAbond - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21 Haziran 2015
    Nereden
    NRW
    Mesajlar
    985
    Ettiği Teşekkür
    2,610
    475 mesaja 1,220 teşekkür aldı
    buda düyanin cevresini kismet adli teknesiyle dolasan ilk Türk denizci Sadun Boro nun dünya turu rotasi,,,,Sadun Boro nun dünyanin düz olan bölümünü nasil gectigini atladigini bilmiyorum,,sakin bana sormayin,,bende onun yalancisiyim



    Alıntı Prens-66 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Aynen!

    Bu @Mesut64 Ustanın sorusuna cevap idi ve bugün gördüm.

    Uçaklar neden direkt olarak, hedeflerine uçmuyor diye sormuş.
    ya bu Mesut64 ustada bir alem,,,ben onun o sorusunu kacirmisim,, onun o sorusuna cevaben yazmis degilim yani,,,,

    Mesut64 ustanin sormus oldugu soruyada bir anlam veremedim,,,,

    nasil yani bazi ucaklar direkt olarak hedeflerine ucmuyor ???

    yani almanyadan istanbula sabihaya giderken,,,kestirme olsun ukraynadan dolasalim demezler heralde,,, ben hala sorunun espirisini veyahutta gercek icerigini cavlayamadim
    Konu Memoli1976x tarafından (05 Eylül 2017 Saat 01:10 ) değiştirilmiştir.

  22. #16
    Moderator mxm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28 Mayıs 2015
    Mesajlar
    3,353
    Ettiği Teşekkür
    1,736
    2,398 mesaja 6,439 teşekkür aldı
    Alıntı MEGAbond Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    nasil yani bazi ucaklar direkt olarak hedeflerine ucmuyor ???
    Onun verdigi videoda ki ile benim verdigim videodaki ucaklarin rotasi birebir ayni, yani senelerdir hic degismemis, zaten niye degissin, en kisa öyle oluyor. Onlarin anlayamadigi sekli benim verdigim video cok basit bir sekilde 30 saniyede acikliyor. Dünya yuvarlak oldugu icin bu düzcüler olayi ya anlamak istemiyorlar ya da kavrayamiyorlar.


    Dünya neden yuvarlaktir ve asla düz olamaz?
    Cünkü dünya düz olsaydi kediler coktan herseyi kenarindan asagi atmislardi.
    Konu mxm tarafından (05 Eylül 2017 Saat 21:30 ) değiştirilmiştir.

  23. mxm üyemize teşekkür edenler:

  24. #17
    Tecrübeli Üye Mesut64 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26 Mayıs 2015
    Nereden
    Fani Dünya
    Mesajlar
    1,023
    Ettiği Teşekkür
    486
    552 mesaja 3,594 teşekkür aldı
    Tura ispanya dan baslamis yani tamam simdi oldu.
    Bir sey carpittigim yok daire cizerek dolanmis bu kadar basit.
    Küre dünya modelinde asgi yukari inmeler oluyor ama,
    Düz dünya haritasinda gayet güzel anlasilir sekilde belli oluyor.

    Bu arada Video icin yorum yazmamissin, sayemde Kokpitde Amerika ya uctun.

  25. #18
    Moderator mxm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28 Mayıs 2015
    Mesajlar
    3,353
    Ettiği Teşekkür
    1,736
    2,398 mesaja 6,439 teşekkür aldı
    Ucagin rotasinin, yuvarlak bir dünyada en kisa bir sekilde ancak bu sekilde olacagini ispatlayan videoyu mu kasdettin?
    18:30 dan itibaren 18:59 a kadar bir bak bakalim yuvarlak dünyada nasil ucmasi gerekiyormus. 30 saniye seyretmen yeterli, ben senin zamanini calmayayim.Dünya düz olsaydi öyle ucarmiydi?



    Düz dünya haritasinda gayet güzel anlasilir sekilde belli oluyor.
    Allah allah? Düz dünyanin kenarindan karsiya mi atladi da yine ayni yere geldi? Bu yuvarlak dünya haritasini acsan ortaya cember cikmaz, dümdüz de degil ama zik zak cizse dahi düz gitmis, o zamanin sartlarina göre hakikaten helal olsun, kaybolup gitmemisler.
    Konu mxm tarafından (05 Eylül 2017 Saat 20:33 ) değiştirilmiştir.

  26. mxm üyemize teşekkür edenler:

  27. #19
    Tecrübeli Üye Mesut64 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26 Mayıs 2015
    Nereden
    Fani Dünya
    Mesajlar
    1,023
    Ettiği Teşekkür
    486
    552 mesaja 3,594 teşekkür aldı
    Senin videoda ucak uzaya cikmis, simulasyonla gercekler arasinda cok fark var.
    Benim sundugum video gercek ucus. Pilot ucakta kendi kaydetmis.

    Aslinda video cokta Facebook videolari burada sunmak olmuyor.
    Hepsi gercek cekim.

  28. #20
    Moderator mxm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    28 Mayıs 2015
    Mesajlar
    3,353
    Ettiği Teşekkür
    1,736
    2,398 mesaja 6,439 teşekkür aldı
    Simulasyon olup olmamasi neyi degisirir allahini seversen hocam yaw? Burada ucagin rotasi gösteriliyor ve gayet anlasilir bir sekilde cizmisler.

    O videoyu sunan kisi farkinda olmadan kendini ele vermis, ispati da benim verdigim video. Ayni rota, ayni ucus ve ayni sehirler, daha neyi tartisiyorsun? Kanada´nin üzerinden ucmamasi lazimdi demisler ve sacmalamislar. mecbur oradan ucacak cünkü dünya düz degil, düz olsaydi öyle ucmazdi. Her iki ucak da tipa tip ayni cizgide yol almislar.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 19 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 19 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Yukari Çik