yok boynumuzu asmiyor
gereksiz konulara cevab vermeyeceksin ,
ben bu konuyu ilk gördügümde yazdim
gereksiz konu diye
Deli sacmasi , okuyan gülüp gecmesi gerekli
illaki toplumlarda aykiri insanlar cikiyor buna birsey diyemezsin
ama o kisilere cevab vermeyeceksin
verdiginde bak bak bak cevab verdi diyerek galyana gelip cosuyorlar
genelliklede bu kisiler ideolejik düsüncelerinin kurbani
onlarda biliyor yanlislarini inandiklari yada sahiblendikleri ideoleji onlari o yola itiyor
simdi buna sahip cikmasalar savunmasalar ideolejilerini satmis olucaklar düsüncelerindeler
bilmem AT GÖZLÜGÜNÜ bilirmisin ??? Atlar takilir
saga sola bakmasin sagdan soldan gelicek herhangi birseyden korkmasin
dogru yolunda gitsin diye hep dogru baksin sagda solda oalni biteni görmesin diye
bu insanlarda AT GÖZLÜGÜ takmis durumda , birsey yapamazsin
onun icin HE ....HE .... diyeceksin kendi kendilerine birakacaksin
Sponsor Reklam |
Uzunköprü Kardes bakiyorum da Felsefe dersi de veriyorsun, insanlarin kisiliklerini düsündükleri
belirlemez. Insanlarin Düsüncesi kendi Hayal dünyasinda baslar ve yasadigi dünyada gerceklesir.
Herkesin bir düsünce dünyasi vardir ve bunun hakkinda görüs belirtmen icin daha yakindan tanimak,
karsi karsiya konusmak ve en önemlisi konusanin gözlerini görmektir.
Bizim buradaki yazismalarimiz kesinlikle kisiliklerimizi belirlemez.
Ben bazen senin konulara denk gelirim ve senin nasil birisi oldugunu yazdiklarindan anlamaya calisirim,
ama öyle fazlada kendini anlatan yazilarina rastlamadim, en son Mangal yaptirmak istiyordun,
ha bir arada meze isine atilmistin, yani senin yeme icme konusunda iyi oldugunu tahmin edebilirim,
ama Görüsün nedir, düsüncen nedir, bunlar hakkinda fazla bilgim yok ve bilmek de istemem,
Ama Gözümden kacmayan tek sey, bu konuya cok merakli oldugun ve cok yazdigin.
Ben senin yerinde olsam ilgimi cekmiyorsa okumam ve yazmam, sen git su mangal isiyle ilgilen bence.
Kolay Gelsin!
Hayirdir dün aksamdan bei 50 kere konuya göz attin
Girdin ciktin Girdin ciktin konuya
Yaza yaza bu satirlarimi yazdin ?
Sende haklisin zaten konuda diger mesajlarinda kopyala yapistir
Kendi ürettigin cok mesaj yok !!!
Bu satirlari dahi yazman büyük basari !!
Sorun yok ben sana bu yazilanlari gözüne bakarakta söylerim
Evet yeme konusunda iyiyimdir
Yemesini yedirmesini severim
Buyur gel mangal yapariz yaninda soguk meze ve bu yazdiklarimi
Daha fazlasini gözlerine bakarak Daha iyi taniyarak söylerim
Bu aksam saat 19 sonra isin yoksa Herne sana yakinsa atla gel
Mangali yakiyorum !!! Dünden hazirlik yaptim Köfte partisi var !!
Davetin icin Tesekkürler, sana afiyet olsun!
Ben konuya girip cikmadim orada bir yanlisin var, baska islerle ugrasirken orada kalmis olabilir
Browser, zaten dün isten gec geldim ve söyle göz atip dinlenmeye gectim.
Neyse, Gelelim Eskiden Türklerin Astronomi ile ilgili calismalarina; bakalim onlar ne düsünüyormus?
Tüm bilim tarihine baktığımızda hem Batı’daki hem de Doğu’daki uygarlıkların bilimlerin gelişmesine önemli katkılar yaptıklarını biliyoruz.
Bu uygarlıklar arasında Türkler de yer almaktadır. Türklerin ilgilendiği ve katkı yaptığı bilimler arasında astronomi de bulunmaktadır.
Türklerin astronomi bilimine hem kuramsal hem de kılgısal düzeyde katkı yaptıklarına ilişkin elimizde yeterli kanıtlar vardır.
Örneğin, astronomi tarihinin en önemli gelişmelerinden biri olarak kabul edilen gözlemevlerinin kurumsallaşmasındaki çabaları oldukça önemlidir.
Türkler, bilim ve astronomi tarihi açısından oldukça önemli gözlemevleri kurmuşlar ve bu gözlemevlerinde dönemin ünlü astronomları çalışmıştır.
Bu bildiride Türklerin tarih boyunca astronomi bilimine yaptıkları katkıları ve önemi anlatılacak ve modern astronomiye etkileri tartışılacaktır.
Eski Türklerde Astronomi ve Kozmoloji
Orta Asya Türk tarihi M.Ö. 8000’lere ve hatta çok daha eskilere kadar götürülmektedir. Arkeologlar tarafından bugün de sürdürülmekte olan kazılarda,
taş devrinden kalma çanak ve çömleklere, çakmak taşından ve taştan yapılmış topuz veya kargı biçimindeki silahlara, buğday ve arpa yetiştirildiğine
ilişkin izlere rastlanmıştır. Daha sonra, demir kullanılıncaya kadar geçen süre içinde hayvanlar evcilleştirilmiş, bakır ve kurşundan çeşitli eşyalar yapılmıştır.
İlk defa alaşım olarak bronzu kullanan Türklerdir. Demir devrinden sonra, iklim koşullarının bozulması nedeniyle, Türklerin güneye doğru göç ettikleri görülmektedir.
Orta Asya’da atı evcilleştirmişler ve M.Ö. 2800 yılı sıralarında arabayı icat etmişlerdir. Evrenin çeşitli görünüşlerini, mekan ve zaman içinde tüm evreni kapsayan
bir düzen olarak açıklama girişimi proto Türk sanılan Çular’a (M.Ö. 1059–249) atfedilmektedir. Çular’a göre evren ve evrenin görünüşleri, gök ve yeryüzünü temsil
eden ve birbirini tamamlayan iki zıttan, iki evrensel nefesten oluşmuştur. Çular’ın bu kozmolojine evrensel olma iddiasında bulunduğundan “Evrenselcilik” ya da
“Evrencilik” adı verilmektedir. Çular’a göre evren, silindirik gövdeli ve kubbeli bir otağa ya da üstünde otağ şeklinde şemsiye bulunan iki tekerlekli bir arabaya benzer.
Şemsiye 28 bölümdür ve bunlar 28 burcu; arabanın iki tekerleği
ise Güneş ve Ay’ı temsil eder. Gök bir kubbe biçiminde; yeryüzü ise dört veya sekiz köşelidir ve deniz içinde yüzer. Kutup Yıldızı
(AltunKazguk – Altın Kazık ya da Demir-Kazguk – Demir Kazık) gök kubbenin merkezidir. Bu kubbe, altın veya demirden bir kazık, yani
Kutup Yıldızı çevresinde, muntazam bir hızla döner. Kutup Yıldızı göğün hükümdarıdır; göksel tanrının sarayıdır. Etrafındaki yıldızlar hükümdarın
ailesine ve etrafındakilere benzer. Burçları taşıdığı düşünülen ekliptik çarkı ise buna dik olarak yerleştirilmiştir. Hükümdarın arabası Yitiken
(Yedi Hanlar, Büyük Ayı Takımyıldızı), Kutup Yıldızı’na bağlı olarak dairesel hareket yapmaktadır. Bu yıllık takvimi belirler. Yıllık dolanımın yanında
yıldızları taşıyan gök çarkının da dolanımı vardır. Gökteki bu düzen, Yeryüzü’ne de yansımıştır. Kutup Yıldızı’nın tam altında, Yeryüzü’nün yöneticisi
olan hakanın oturduğu kent bulunur. Ordug adı verilen bu kentin plânı da göksel düzeni yansıtır. Nasıl gök, kutup yıldızının çevresinde dönüyorsa,
toplumdaki işler de hükümdarın çevresinde dönmektedir.
Semerkand Gözlemevi ve Uluğ Bey
15. yüzyıl Türkistan için parlak bir dönemdi. Bu yüzyılda burada bilimsel faaliyetler Timur’un (1369-1405) çabalar›yla yoğunlaşmış,
bir entellektüel canlanma bafllam›flt›. Timur bilimi desteklemiş, biliminsanlarını etrafında toplamaya bafllamış ve bu amaçla çeflitli kurumlar
inşa ettirmişti. Özellikle kendi başkenti olan Semerkand’a büyük önem veriyordu. Semerkand şehri, daha çok Timur’un torunu Uluğ Bey’in
(1394-1449) çabalarıyla bir bilim ve kültür merkezi haline geldi. Uluğ Bey, hem hükümdar hem de çağını aşmış bir bilim insanıydı. Özellikle
gökbilim ve matematiğe e yoğun ilgi göstermiş ve hayatı boyunca bu bilimlerle uğraşmıştı. Ününü de bu alandaki çalışmalarına borçludur.
Uluğ Bey’in, hükümdarlığı sırasında Semerkand’da kurduğu medrese ve gözlemevi de bilim tarihi açısından oldukça büyük önem taşır.
Bu gözlemevinde yapılan çalışmaların sonuçlarını içeren Uluğ Bey Zîc adlı eseri Doğu’da ve Batı’da uzun yıllar bir başvuru kaynağı olarak kullanıldı.
Bu gözlemevinde, Matematiğin Anahtarı adlı eserinde ondalık kesirleri kuramsal yönden inceleyen Gıyasüddin Cemşid el-Kafli (?-1437),
Uluğ Bey Zîci’nin hazırlanması na katkıda bulunan Kadızâde-i Rûmî (1337-1412) ve Fatih Sultan Mehmet’in isteğiyle İstanbul’a yerleşen
Ali Kuşçu (ölümü1474) çalışmalar yaptılar.
Ögrenmenin yasi yoktur Arkadasim,
Ben ögrenmek icin ugrasiyorum, Yasadigimiz Dünya´yi Anlamaya calisiyorum, ortada Gülünc olan
bir durum sana göre olabilir ve bu senin problemin, sen hic yasadigin yeri,mahalleyi, Sehri, Ülkeyi, Kitayi,
Ne bileyim cevreni arastirmak, gezmek Görmek istemiyormusun?
Ben cok severim Gezmeyi, Kesfetmeyi, Güzel Manzarali yerler görmeyi, onun icin de arastiririm bunda komik
olan bir sey yokki.
Su kopyala yapistir yazmana da artik bir son ver.
Ne yapacaktik?
Kitap mi yazalim?
Konu Mesut64 tarafından (23 Eylül 2017 Saat 11:21 ) değiştirilmiştir.
Arastir BAK ne güzel yazmissin arastir
Arastirirsan ögrenirsin
Sen arastirmiyorsun !! Sen kendi düsüncelerini hakli cikarmak icin kopyala yapistir yapiyorsun
Neden kizdin kopyala yapistir isine ??
Demek hakliyim ondan kizdin !!
Sende biliyorsun düsüncelerinin saglikli olmadigini
Bir kac hasta ruhlu insanin sözlerinin pesinde gittiginin sende farkindasin
AMA ne yazdim yukarida seninkisi ideoleji olayi
Birisi öyle demis sorgulama yok o haklidir Kos pesinden
Senin Zamanda yolculuk olayi ne oldu?
bence sende Ruhsal durumlari iyi olmayanlarin pesinde gidiyorsun.
Ben sana göre iyiyim. Dünya´nin seklini anlamaya calisiyorum.
Sen Dikkat et zamanda yolculuk yapacam diye kaybolma. Sonra sensiz bu konularin tadi kalmaz.
İnanç, kişiliklere bağlıdır, bakış açısı ve düşünceler.
@Mesut hocamız Dünyanın şekline takılmış, buna eyvallah, daha beteri olabilirdi..
Her fikir ve düşünceye saygılıyızdır, hele hele, karşımızdaki Kişinin Şahsiyetini Karekterini tanımadan yargılama olmaz, şahsiyetine asla olmaz.
Bizim Konumuz KANIT'lardan dolayıdır ve Mezuniyet gibi takıntımız yoktur.
Okumuş ve okumamış İnsanın cahilliği olur, biri, fazla araştırdığından kafayı taktığından, diğeri ise, hiç birşey bilmediğinden ve takmadığından olacaktır..
Kolay gelsin!
Konu Prens-66 tarafından (23 Eylül 2017 Saat 17:15 ) değiştirilmiştir.
Dünyanin düz olma ihtimali gercekten sacma ama karsinda ki kisiyi ikna etmek icin arastirmaya basliyorsun ve bilmedigin veya hic kafa yormadigin bir cok bilgiye ulasiyorsun.
Bu acidan bakildiginda Mesut arkadasimiz dünyanin düz olduguna bizi ikna edemedi gerci ama yuvarlak olduguna bin kat daha fazla emin olmamizi sagladi sagolsun.
Konu mxm tarafından (23 Eylül 2017 Saat 22:51 ) değiştirilmiştir.
Nerede kayıp ettiğini biliyorsun, değil mi @mxm hocam!?
Sadece başkalarının ifadesi ve Kanıt dediği bilgilerle ve belgeleriyle geldiği için.
Kendi ürettiği fikir yoktu..
Selam
ilk basta neden kaybetti??
cünkü gercek olmayan bir algiyi savundu. Yoksa arkadasin da kendi ürettigi fikirler vardi, bazilari alinti da olsa. Cünkü hepimiz icin gecerli olan da bu. Kim diyebilir ki böyle bir konu hakkinda bu benim fikrim. Mutlaka bilimin daha bilinmeyen ve bulunmayan bir sürü sirri var. Bilimadami olmus olsaydik ancak o zaman derdik, bu benim fikrim ve arastirmalarimin bir ürünü. Biz sadece böyle tartisabiliriz. Aslinda konu da bir sürü bizim bile bilmedigimiz bilgileri ve ayni ortak düsünceleri paylasan arkadaslarimizi biraraya getirdi.
Bence bayagi basarili bir sekilde konu bazen ciddi bazen girgir samata ile ilerledi ve kendi capamizda bir deger kazandi. Hic olmazsa ne yazilmis diye merak ettigim güzel bir tartisma ortamiydi. Uzun zamandir da ilgimi ceken bir sey yoktu kisacasi söylemek istedigim. Benim icin bir nevi SIKINTILI bir zamanimda biraz kafa dagitmak adina güzel bir olaydi.
Konuya katilan arkadaslara ve konuyu acan arkadasa cok tesekkür ederim. Bir Mod arkadasim da bir uyari üzerine demisti ki; konu gayet iyi bir sekilde isleniyor gerekli kurallar da izleniyor, kapanmasi icin de bir sebep yok. Aynen öyle....
Selam
konu disi ama zaman da yolculuk mümkün, farkinda olmadigimiz halde her zaman yasadigimiz bir olay. Yani gökyüzüne baktigimiz da bize ulasan günesin isiklari 8,5 dakikalik bir gecekme ile gelen isiklar. Yani simdi bir günese bakmak istesek o ani 8,5 dakika sonra izlememiz gerekir.
Ve hatta yildizlarin milyonlarca milyarlarca yil önceki isiklarini su an görebiliyoruz....
Konu Memoli1976x tarafından (23 Eylül 2017 Saat 22:14 ) değiştirilmiştir.
Arkadaşım, zaten her inanç ve ideloji düşünce ve değerler bir anlık.
İnsan bir boş anında şüphe duysun, herşeyi götürür..
@Mesut64 Hocamız aynen şunu yazmıştı:
"Benim için 1 doğru bilgi, 1000 yalan bilgiden daha önemli"
Her bilgiye ve kanıtlara, Doğal'ın kayıtsız şartsız kurallarına şüphe ile bakarsan, hangisi doğru, hangisi yalandır?..ve nasıl doğruyu bulacaksın??
Konu Prens-66 tarafından (24 Eylül 2017 Saat 00:38 ) değiştirilmiştir.
Selam Arkadaslar,
Ben bildiklerimi yorumluyorum, ve yorumlarken de mantigimla düsünüyorum, aslinda bu konu cogu kisinin merak
ettigi ve ya imkansizliktan, yada kolayina geldiginden; tamam iste öyleymis dedigi konu. Okullarda cok sorulurdu;
Bir musluk bir havuzu 4 saatde doldurursa 2 musluk kac saatte doldurur diye Matematik Problemi cevabi cok basit
ve cok zor.
Ama Elimizdeki bilgileri Matematik sayilari gibi düsünürsek sanki biz Tekli olan sayilari biliyor ama ciftli olan sayilari
bilmeden islem yapmaya calisiyoruz gibi oluyor, (1+3= 4 cikinca 4 bilmedigimiz bir sayi) yani Düz Dünya Modelinde ki sorularin bazi cevaplari var ama
bazilari da cevapsiz kaliyor, Küre Dünya modelinde de ayni her sorunun mantikli cevabi yok. Durum böyle olunca
insanlar süpheye düsüyor, madem Uzay bilimi bu kadar ilerledi neden bize Dünya´nin gercek bir resmi yada canli görüntüsü sunulmuyor?
NASA´ nin yayin yaptigi yükseklik en fazla 40.000 metre ve yukaridan gördügümüz Dünya´nin 4/1 lik bölümü.
Ben sizleride Düsünmeye Davet ediyorum, Kafanizdaki bildiklerinizi sorgulayin, o zaman ne kadar Dogru, ne Kadar yanlis bilgi aldiginizi bulacaksiniz
ve Gercek Bilgilerin pesine düseceksiniz.
Kolay Gelsin!
NOT: Konunun dagilmamasi acisindan Zaman da yolculuk konusuna hic de girmek istemedim ama Sagolsun,
Uzunköprü Arkadasimiz, konuyu buraya yansitti, kisaca görüsüm;
Zaman da yolculuk Fiziksel olarak degilde Ruhsal olarak yapilabilir, bunun cesitli denemelerini Hipnoz yöntemiyle
yapanlar olmustur. X-Men Filminde bunun cok güzel örnegi görülmüstü, yani sadece bilinciyle ve ilk öncede
kendisini ikna etmek icin geriye gidebilmisti.
Konu Mesut64 tarafından (24 Eylül 2017 Saat 11:29 ) değiştirilmiştir.
Selam
@Prens-66 yaniliyorsun arkadasim,
her inanç ve ideloji düşünce ve değerler bir anlık degil iste. Bunlar insanin dogumundan baslayarak yavas yavas ve cogunlukla yasadigi ortamin etkisinde olusan kisiligi, karakteri ve benligi ile bir bir olgudur. Öyle hemen kesip te atamazsin. yani bir anda da düsünceni ideolojini ve degerlerini kaldirip atamazsin. O zaman sen sen olamazsin. Insan tabii ki degisebilir ama yine zamanla....
Al sana en basit örnek Mesut64 arkadas. Biz önüne 100 e yakin neden yuvarlaktir diye kanit koyduk, o hala aklinizi kullanin diyor. Yani dedigim dedik, caldigim düdük. Gel de degistirsin su an düsüüncelerini. OLMAZ I IH OLAMAZ.
" Ben sizleride Düsünmeye Davet ediyorum, Kafanizdaki bildiklerinizi sorgulayin, o zaman ne kadar Dogru, ne Kadar yanlis bilgi aldiginizi bulacaksiniz
ve Gercek Bilgilerin pesine düseceksiniz."
Valla bize kolay gelsin. Oynatmaya az kaldi doktorum nerde????
ZAMANLA;
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
MEVLANA.
Biraz hava ilimlansin diye araya kattim. Cok güzel.....
Konu Tigin tarafından (26 Eylül 2017 Saat 20:27 ) değiştirilmiştir.
Sen beni yanlış anladın veya hiç anlamadın
Hani şu acaba dedirten olay var, aynı Mesut Hocamız gibi, sorgulamaya başlar araştırır ve birden, inandığı ve kabul ettiği olaylar yok olur, geçersiz sayılır..
Benim bahsettiğim Konu bundan ibaret.
Biz nasıl, Doğa ve Doğal Kanunları diyoruz, inanç ve bazı şeyleri öyle olduğu gibi kabullenmişiz, bazıları bu konudaki gibi, herşeyi silip atabiliyor..
İçeriğinde doğru kılınan Kanıtlı ve Damgalı konular olsa dahilinde!!
Konu Prens-66 tarafından (26 Eylül 2017 Saat 21:19 ) değiştirilmiştir.
Toparlak.;-)
Selam
sen bari yapma be gözüm. Simdi de ben derim: Galiba sen yanlis anlattin ya da hic anlatamadin. Insan psikolojisinden iyi anlarim. Olmuyor insan dogru bildigine simsiki sariliyor ve onu kaybetmek istemiyor. Onun dogrusu o. Diyor ya burada hic bir sey doga kanunu fizik kanunu falan dinlemiyor. Insan keske dogrulari hemen anlayip kabullense. Ancak güncel hayatta kurallari hic zorlamayan hatalar cabuk benimsenir ve hata kabul edilir.
Şu anda 2 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 2 misafir)