Please enable / Bitte aktiviere JavaScript!
Veuillez activer / Por favor activa el Javascript![ ? ]
DMCA.com Protection Status

vavoo


NOTICE Notice: This is an old thread. It was started 2329 days ago, there may be recent replies. Consider making a new thread before posting.
Toplam 15 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 15 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Türkiyede Atom Enerjisi Hakkinda Düsündükleriniz

Konulanmış Görüntüleme

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #10
    Tecrübeli Üye
    Üyelik tarihi
    15 Kasım 2015
    Mesajlar
    3,449
    Ettiği Teşekkür
    1,677
    1,640 mesaja 3,358 teşekkür aldı
    Türkiye santralları yapsa bile kesinlikle nükleer güç olmayacak. İran yaptıkları anlaşmalarla sadece santralları kurmuyor, bütün teknik bilgiyi de alıyor. Bütün anlaşmalarını böyle yapiyor. Bizim, ne Japonlarla ne de Ruslarla yaptığımız anlaşmalarda böyle bir şey var.
    Hâkim rüzgâr Balkanlar’dan Türkiye’ye doğru tam da buradan akıyor. Dolayısıyla olası bir kaza durumunda İstanbul dahil Türkiye’nin üçte birini barındıran Marmara Bölgesi’nin tamamı birinci derecede radyoaktif serpinti riski altında. Elbette ki bu, Anadolu’nun büyük bölümünün de aynı risk altında olması demek. Zaten bilimsel çalışmalar gösteriyor ki bir kaza anında ilk etapta 300 kilometre çapında bir alan direkt olarak etkileniyor.
    Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kriterlerine göre Türkiye’de denenmemiş bir teknoloji kurulamaz ama hem Mersin hem de Sinop’ta daha önce hiçbir yerde denenmemiş olan reaktörler kullanilacagi soyleniyor..
    Akkuyu’da arsayı, parayı veren turkiye, santral yapımının tüm maliyetlerini üstlenen turkiye ve riski alan da turkiye. Santralı yapan Ruslar, işletecek olan Ruslar ve oradan çıkacak enerjiyi bize alım garantisiyle satacak olan da Ruslar. Bunun aslında Rusya’nın herhangi bir nükleer santralından elektrik almaktan tek farkı bütün risk ve maliyeti bizim üstlenmiş olmamız...
    Fukuşima depreminden önce bu tesislerle ilgili risk 1000’de birdi. Fukuşima’dan sonra bu oran 100’de bire indi. Bir nükleer tesis ilk kez depremde zarar gördü. Bu da literatürde bu enerji modelini tehlikeli enerji kategorisine soktu.
    Her yıl çıkan yüksek, orta ve düşük seviyedeki radyoaktif atıklar binlerce yıl kalır ve bunların bertarafı mümkün değildir. Aralarında 240 bin yıl radyoaktif kalan atıkların bulunduğu bu tonlarca tehlikeli maddenin nasıl saklanacağı, doğadan yalıtılacağı bilinmiyor. Bilim henüz böyle bir sınavdan geçmedi.
    Bu konuda iddialar muhtelif. En son, nükleer silahlanma konusunda çalışan Alman gazeteci Hans Rühle, The National Interest dergisinde Türkiye’nin, uranyum zenginleştirme teknolojisiyle silah sahibi olmayı hedeflediğini iddia etti. Hatta, Alman istihbaratının Türk yetkilileri dinleme skandalının bu yüzden gerçekleştiğini yazdı. Rühle, Türkiye’nin, ROSATOM ve Japon-Fransız ortaklığıyla yaptığı anlaşmada üçüncü reaktörde silah üretebileceği iddiasında. Resmi ağızlardan bu konuda bir açıklama yok. Ama Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek geçen sene ‘gönlünden geçen’i bir televizyonda açıklamıştı: “Şu anda en büyük korkuları ne biliyor musunuz? Ya bu Türkler atom bombası yaparsa, ondan sonra bunlarla baş edilmez. Yapacağız inşallah. Onun için ‘Nükleer santrallara hayır’ diyorlar. İki tanesinin temeli atıldı. Geliyor arkası. Herkes yapmış mı, yapmış. Biz niye yapmayacağız? İsrail yapmış da biz niye yapamayacağız? İsrail oradan atom bombasını atacak, biz böyle elimiz kolumuz bağlı oturacağız. Var mı böyle hayat? Atom bombası bir ülkenin güvencesidir. Benim gönlümden geçen bu.”
    Greenpeace’in 2011 yılında yapmış olduğu bir araştırmaya göre Türkiye’de halkın yüzde 64’ü nükleer santrallara karşı. Aynı araştırmaya katılanların yüzde 86,4’ü nükleer santrala yakın bir yerde yaşamak istemediğini söylüyor. KONDA’nın 2013’teki araştırmasında da nükleer enerjiye karşı çıkanların oranının yüzde 63’ün üstünde olduğu ortaya çıkmıştı. Nükleer santral istemeyen 250 bin kişi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na imza göndermişti.
    Akdeniz’de en uygun yer Akkuyu. Buraya en yakın Ecemiş kırığı vardır. Onun üreteceği deprem 6.5’i geçmez. Ancak Akdeniz doğru bir yer mi? Kesinlikle hayır. Buradaki santral çok düşük verimlilikle çalışacaktır. Çünkü su soğutmalı sisteme sahip olacak. Yani binlerce ton suyu saniyelik sürelerde çevirerek çalışacak. Akdeniz ise bizim en sıcak suyumuz. Santralın verimi düşük olacak. Sinop’a gelince. Karadeniz dalma batma kuşağı yer alıyor. Burası çok dingindir. Büyük deprem üretmez. Üreteceği 5.5’u geçmez. İğneada deprem açısından en güvenli olanı.
    Nükleer enerji santralı sıradan bir işyeri değildir. Tarihte meydana gelmiş pek çok nükleer kaza personel hatasından kaynaklandığı gibi, aynı zamanda personel, bu tehlikelerin gerçekleşmesinden ilk andan itibaren etkilenen kişilerdir.
    “.
    EN YENİ ENERJİ TİPİ FÜZYON'DUR. BURADA BİLİM ADAMI GEÇİNEN, PROFLUĞU EŞANTİYON DAN ALMIŞ OLANLAR İSE BUNDAN Bİ HABERDİR. FAKAT FÜZYONDA BİR NÜKLEER ENERJİDİR. 2014 YILINDA LOOKHED MARTİN FİRMASI GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ AÇIKLADI. HİDROJEN ENERJİSİDİR. SU ÜRETİR. NÜKLEER SANTRAL YAPILMALIDIR. GEÇ KALINDI. SANAYİ İÇİN, MEDENİYET İÇİN, İNSANLIK VE TÜRK İNSANI İÇİN OLMALIDIR. YABANCILARIN YAPMASI İSE TÜRKİYENİN GELECEĞİNİ GARANTİ ALTINA ALIR. KİMSE 30 MİLYAR $ YATIRDIĞI ÜLKE İLE SAVAŞA GİRMEZ..
    Son olarak hocalar;
    Nükleer santrallar yapılmasını savunan bazı hocaları okuyunca şaşıriyor insan, Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesi bile bu tür nükleer santralleri zaman içince kapatma kararı almışken bunu savunmalarını anlamak mümkün değil...
    Bu yazi degisik kaynaklardan sadece bilgi adina sunuldu..sayfaya erisim hatalarindan dolayi yazida hatalar olabilir..
    Konu webci tarafından (07 Ocak 2018 Saat 14:34 ) değiştirilmiştir.

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Yukari Çik